Bu Blogda Ara

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Durup Dururken...

"Durup dururken bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken bir otelde, holde, ayakta.
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan
Durup dururken aklımda güneşli bir duman
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne.
Ve sen çıkıyorsun su yüzüne..."


                                                                           Nazım Hikmet Ran

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Biz beraber neler yaptık? Vol. 2

*biz ağrı dağın eteği şarkısında bale yaptık
*biz türk kahvesi içip birbirimize inanılmaz kolpaladık ve "sana kabaran bi şey var ahahah ne bu?" demeyi de unutmadık
*biz aynı anda boka batıp aynı anda çıktık.
*biz birimiz aşık olduğunda hep aynı tepkiyi verdik "Saçmalama iğrençsiiin" çünkü hiçbirimiz adam akıllı birini bulamadı
*biz hoşlandığımız çocuk bize parmağın kanıyor dediğinde sağol dedik.
*biz birimizin suratı asık olduğunda nedenini sorduk ve onu kollarımızda ağlarken bulduk, teselli ettik.
*biz bağıra bağıra pompalamasyon bu benim misyon diye herkesin içinde bağırdık.
*biz yatakta altta kalanın canı çıksın oynadık ve en sonunda hepimiz kendimizi yerde bulduk.
*biz striptiz yaparken kapı çaldı ve gömleğim nerdeeeeeee! diye çırpındık.
*biz adını ağzımıza almamız gereken insanların adını söylediğimizde birbirimizin ağzına ölümüne çaktık.
*biz birbirimize "ben çok salağım anlat lan şu konuyu" diyerek ders anlattırdık.
*biz birbirimize, "ben yapmayı bilmiyorum" diyerek slayt ödevlerimizi yaptırdık. Sonra öğrendik ki, yapmayı biliyormuşuz ama yaparken çok sıkılıyormuşuz, o yüzden başkasına yaptırıyormuşuz.
*biz gece uzaylılardan korkup birlikte yattık ve diğerinin de uykusuna sıçtık.
*biz birbirimizi uyandırmak için sabahın altısında üstüne atladık.
*biz  neden bütün yakışıklı erkekler gay diye isyan ettik.
*biz birimiz viskili çikolata getirdiğinde havalara uçtuk.
*biz okulda eteğimizi kısaltmakta inanılmaz ustaydık.
*biz sinemada birimizin yanında sevdiği kişi varken ona parfüm sıkmasını söyleyip çocuğun alerjisinin tutmasına neden olduk.
*biz insanlara öyle küfürler ettik ki akıllara zarar
*biz bazen çok tartışıp birbirimizi kaçırttık ama sonra her şeyi tatlıya bağladık.
*biz elimize mikrofonları alıp triplere girdik bir de elimizde elektro gitar olunca psikopata başladık
*biz birimiz "elektro gitardan elektrik çarptı bana" dediğinde "hadi lan ordan" dedik ve bize de çarptı inandık.
*biz bazen yolda yürürken çingenelere mendilci teyzelere takıldık ve kurtulamadık
*biz bazen birimizi çok ama çok bekledik yolun ortasında ağaç olduk kök saldık meyve verdik
*biz bazen çok az içip çok içmiş gibi olduk
*biz çok geç saatlerde krem şanti yaptık nescafeyle karıştırdık ve dedik ki "biz starbucksa bin basarız"
*biz gitar hocasını ziyarete giderken fazla miktarda ekler aldık ve sonra onu evde bulamayınca hepsini yedik kiloları aldık


gerçekten daha bir sürü şey var bunlar sadece bir kısmı

                                          Öptük, Kupa Kızı, ATSK, Naylon Prenses, Aptal Kovboy

Biz beraber neler yaptık?

*Biz, birbirimizin üstüne çamaşır suyu sıktık.
*Biz, uzaylı videoları izleyip uyuyamadık
*Biz, yerde çantadan çıkan kuruşlarla göz kalemi aldık.
*Biz, biz köylü kılığına girip kocasından şiddet gören kadın videoları çektik.
*Biz, tenefüste dolaba girip derste hocanın kapağı açmasıyla dolaptan yuvarlandık.
*Biz, birbirimizin kafasına silgi attık
*Biz, sana çikolata ayırdık diye umut verip boş kağıt verdik. Sonra da su savaşıyla bütün yıl okuyacağımız kitapları erittik.

*Biz, okulun ortasında bağırarak şarkı söyledik, gürbüz tam bir canavar dedik, bir sağa bir sola arkaya öne hareketin kralını yap döne döne şarkısıyla popomuzu salladık,  bütün okul bize baktı.
*Biz, olabilecek en salak kişilere aşık olduk.
*Biz, küstük, barıştık, aldatıldık.
*Biz, birbirimizi tokatladık.
*Biz, beraber şarkı yazdık, gitar çaldık.

*Biz, küçücükken tanıştık.
*Biz, beraber hıçkırarak ağlayıp beraber kahkalarla güldük.
*Biz, tabu oynarken kavga edip birbirimize vurduk.
*Biz, birbirimizin arkadaşlarıyla tanıştığımızda hiç memnun olmadım dedik.
*Biz, her korktuğumuzda birbirimize sarıldık.
*Biz, birbirimize şiir yazdık.

*Biz, sözlüye çıktığımızda, tahtadaki kişiye tebeşir fırlattık
*Biz, "Kötü müydüm?" dediğimizde, kötü bile olsak "Harikaydın" dedik.
*Biz,kettlede süt ısıtıp arkadaşımızın yeni kettle almasına sebep olduk.
*Biz,viskiyi çatala döküp yaladık.
*Biz,birbirimize ödevimizi yaptırmadığımız için kavga ettik.
*Biz,dersin ortasında birbirimizi boyadık.
*Biz,eyelinerla yüzümüze desen yapıp elbise denedik.
*Biz,her gün görüştüğümüz halde saatlerce telefonda konuştuk.
*Biz,matematik sınavlarına telefonda konuşarak hazırlandık.
*Biz,inin cinin top oynadığı okula girip bacağımızı çizdik.
*Biz,hortumu alıp birbirimizi donumuza kadar ıslattık.
*Biz,facebook derslerimi etkiliyor diye kapatıp her gün arkadaşımızın facebook'una girdik.
*Biz,her seferinde dağılacağımızı sanıp her seferinde yan yana olduk.
*Biz,birayı 30 saniyede fondipleyip dans ettik, timsah yürüyüşü yaptık

*Biz,sokak ortasında birbirimizi dövdük, "yuvarladık"(belirteyim dedim, ATSK Zeytinburnu-Bakırköy sahil dolaylarında, Kupa Kızı'nın bir anda şaka olsun diye kafasına vurmasıyla önce sağa,toprağa; sonra sola kaldırıma bir fıçı misali yuvarlandı.)
*Biz,sizi sahile götüreceğim dedik, ama onun yerine Zeytinburnu'na yürüttük.

Daha vardır, ama tam hatırlayamadık. Merak ettiğiniz olayı söylerseniz, başka bir postta açabiliriz

                                  Öptük, Kupa Kızı, ATSK, Naylon Prenses, Aptal Kovboy



24 Ağustos 2011 Çarşamba

Mükemmelik herşeyin mükemmel olduğunu kabul etmek değil midir?

  Bütün sorunu buldum. İnsanların mutsuzluğu, kendini sevmemesi,depresyona girmesi, arkadaşlarıyla/sevgilisiyle kavga etmesi. Hepsi mükemmeliyetçilikten geliyor.
Biraz düşünün şimdi. Size verilen işi, en mükemmel haliyle vermezseniz içine kurt düşer mi, mükemmel olmanız gerektiğini, herkesin sizi beğenmesi gerektiğini düşünür müsünüz ya da tanıştığınız kişilerin ufak tefek hatalarında "olmaz cıks" diye kenara koyar mısınız?  Ben biraz böyleydim şahsen. Böyle olunca ne insanları beğenip kendinize layık görüyorsunuz, ne size verilen işi en iyi haliyle yapacağım derken sizde hal kalıyor kendinizi yiyip bitiriyorsunuz. Özellikle çoğu insanda "mükemmel olmalıyım" takıntısı olduğunu çözdüm. Bende yok yaee diye karar vermeden önce iyice düşünün bence.
   Ve bakınca "mükemmel" diye bir kavram yok. Mükemmel nedir desek, herhalde herkes kusursuz der. Kime göre kusursuz? Bu dünyada herkesin beğenebileceği tek bir şey bulmadım ben. Birileri beğenir, birileri beğenmez.
Ama başka yönden bakarsak her şey mükemmel. Çünkü ondan bir tane daha yok. En sevmediğim insan bile tek ve "kendi" olma konusunda kusursuz. Kimse Kupa Kızı'ndan daha fazla Kupa Kızı olamaz. Ya da Bihter'den, Aptal Kovboy'dan. Bu sebeple her şeyde kusur arama özelliğimi bir kenara koyuyorum. Çünkü hiç bir şey kusursuz değil, ama aynı zamanda kusursuz.
Felsefe yaptım bu sefer, öptüm hepinizi. -K.K

22 Ağustos 2011 Pazartesi

bir de aptal kovboy çok aç bi insan bilin istedim. (ama sadece bu dönem için böyle yoksa salatayla beslenen biriyim)

bloga bir bakayım dedim de neler kaçırmışım onu fark ettim. ayrıca kupa kızına sesleniyorum şirinler gayet de güzeldi herkese tavsiye ederim yani benim en sevdiğim çizgi filmlerden biri zaten bir de sinema ve 3d olunca baya iyi olmuş.gerçi sıkıntılı olduğum bi durum da yok değil hani iyi çocuklar şirinleri görebilirdi ? hoş ben hep yaramaz çapsız biriydim bu küçükken de böyleydi evdeki her şeyi kırmalar falan baya yaramaz bi tipmişim her neyse yaramaz olsam da görmeliydim bence ben şirinleri.
çapsızla 13 gündür konuşmuyor olabilirim ama gayet mutluyum (valla ben de şaştım kaldım bu işe o ayrı )

bir de kilo problemi yaşıyorum bu aralar yazın başından beri hayvan gibi yediğim için kaç kilo aldım bilmiyorum sayamadım yani balinalar yanıma gelse"hey adamım ben senden daha balinayım" tarzında saçma cümleler kurabilirim o derece. bir de ben aynen şöyle bi insanım gece "ben bugün çok yedim bugün sondu artık yemek falan yemem rejime giriyorum" diyorum sabah uyanınca "ulan kahvaltıda pizza mı yesek" diyorum.hani bi insanın ayarı olmaması bu oluyor bence bir de akşam diyorum "yarından itibaren bir saat falan değil iki buçuk üç sat spor yapıcam" sabah uyanıyorum "amına koyim çok yorgunum bir sikim yapamam ben" diyorum.bütün aldığım kiloları verene kadar hiç dışarı çıkmamayı da düşünmedim değil ki hala düşünüyorum yani insanlar sokakta beni görünce akşam haberlerinde "ŞOK ŞOK ŞOK istanbulun ortasında karada yürüyen balina görüldü" tarzında bi haber yapıcak diye tırsıyorum hafiften.ama yeni okuluma yürüyerek gidip gelicem o yüzden kilo verme ihtimalim de var sene içinde tabi kahvaltıda pizza falan yemezsem. ama pizza bu dünyanın başına gelmiş en güzel şeylerden biri.ama waffle de muhteşem bi şey ya of bu dünyadan güzel yemekler olmasaydı bugün çok hoş bi hatun olabilirdim mesela niye hiç düşünmüyorlar ki beni.beni beni aptal kovboylarını :(

benden bu kadar. 
                                                                                                       aptal kovboy*

18 Ağustos 2011 Perşembe

Sweet dreams are made of these. Who am i to disagree?

NaylonPrenses.
Bloga epeydir yazı yazmadım çünkü kupa kızı blogun adını değiştirdiğini bana söyledi ama söyleyemedi yani mesajı giden kutusunda kalmış (buraya bi gülen surat)
İşte buradayım ve gerçekten tuhaf hissediyorum. Ailesiyle sorunlar yaşayan klasik 'ergen modunda' bişeyler yazasım var ama yapmiycam, çünkü ne kendimi ne sizi sıkmak istemiyorum.
Annemle bir süredir iyi olan aramız bu gün itibariyle berbat, evet evet herkes annesiyle kavga eder ama bazen o kadar damarıma basıyo ki , beni tanıyo niye yapıyo diyip kuduruyorum ki beni tanıyan bilir sakin ve sabırlıyımdır genelde.
image
Bugün Kupakızı'nı yolcu ettikten sonra eve döndüm ki evde kimse yok, yanlış anahtar almışım olur ya telefonumun da şarjı yok o komşu bu komşu hallettim. zaten annem de eve geldi o sırada kızmasını bekliyodum, ama bazen gerçekten ğeaaaahğğğ! Her davranışımı kontrol etmeye başladı bebekmişim gibi, sonra benden hepsine tamam dememi falan bekliyo. of işte ANNELERİ BİLİRSİNİZ.
Böyle yapmasına kızmamalıyım diyorum , annem o benim sonuçta iyiliğimi ister hep, ki biz öyle çok büyük kavgalar etmeyiz.Kalbimi kırarsa ya da kalbini kırarsam birbirimizi affedene kadar soğuk oluruz o kadar.Ama bana küçüklüğümden beri yetişkin biriymişim gibi davranırlar ikisi de. Şimdi birden fazla annemin tepkileri haksızlıkmış gibi hissettiriyo. Olgun davrandığımı ve onları utandıracak bir şey yapmayacağıma inanıyorlar babam sana güveniyorum der bana, bu gerçekten çok önemli benim için.(hala güveniyor mu bilemiyorum) Ama annem gerçekten paranoyak bir gençkız annesine dönüşüyo. Sık sık kimle konuşuyosun napıyosun ne yazıyosun diye sormaya başladı.Tersleyince de bağırınıyo deli oluyorum. Asıl olaya geleyim.Laptopu annemle ortak kullanıyoruz, o pek kullanmaz genelde ama ortak işte. Bugün telefon çaldı konuşmak için pcnin başından kalktım ve döndüğümde annem gizli gizli benim fotoğraflarımın olduğu dosyayı açmış fotoğraflarıma bakıyodu. Bi kaç hafta önce bi arkadaşımın yazlığına gitmiştim bir haftalığına, bikaç kız takıldık.Elimizda efes pilsen extralar, abuk subuk pozlar, hatta bi iki fotda el hareketi çekenler vardı. Ben aileme, bana güvendiklerine inandığım için telefonumu bırakıyodum okul zamanı.Mesajlarımı silmeden, telefonu kapamadan öylece. Çünkü ben gerçekten özel hayatıma saygıları olduğunu düşünüyordum. Bugün bu annem için kesinlikle değişti. Bikaç kere kimle mesajlaştığıma falan bakmışlığı olmuştu ama anne merakı diyodum.Ama buna çok kırıldım gerçekten, bunu haketmiyorum.Annemin güvenini tek kırdığım olay çıktığım bi çocuğu öğrenmişti ve ona bu konuda yalan söylemiştim.Beklediğimden çabuk çözmüştük ama o zaman ona benim de kendi kararlarımı verebileceğimi söylemiştim. demek ki hala bana güveni tam değilmiş diyorum ona bağlıyorum.Birden bire böyle yapması tuhafıma gidiyo çünkü, beni yetişkin biri olarak görürken çocuk gibi yargılaması.Özel hayat saygısı sıfırlandı sanırım. Abartıyosun demeyin, hiç bozmadan yanına gidip napıyosun anne dediğimde 'göstermediğin fotoğraflara bakıyorum' dedi.Sanki çektiğim her fotoğrafı ona gösteriyomuşum gibi.Babam bi ara bakmak istiyodu ama fotoğrafçılığımı eleştirmek içindi. Annemse tam bir maydanoz. İsteseydin ben gösterirdim, çok saçma fotoğraflar da var dedim ve orda başladı 'gizli saklın mı var bizden' 'neden izin vermiyosun ' hatta en son 'madem öyle bi daha kullanamazsın bu bilgisayarı'
Baktı fotoğraflarıma, extraları dikerkenkileri de gördü, tuhaf danslarımı da. Ben o sırada özel hayatıma saygı göstermeliydin anne ben sana aynısını yapmazdım, burnunu sokma deseydin sokmazdım diye nutuk çektim ama kim dinledi acaba. Duvarlar heralde. Savunması da basit, onun gizliycek bişeyi yokmuş ben de karıştırıcakmışım istersem. 40küsür yaşındasın evlisin çocuklusun sosyal aktiviten kahve içmek be kadın ne saklın olucak?Saçma fotoğraflar çekiyorum eğlenmek için, sanane ? Bir kadeh bişeyler babam veriyo bana evde, dışarda da arkadaşımla içmişim nolmuş, bilmiyo muydun biliyodun. Gelip bana sorsaydın gizlemezdim çünkü gerçekten sınırımı aşıcak bişey yapmadım. Senden hiç bişey saklamıyorum asla demedim anne sen de bunu bilicek kadar zekisin. Düşünüyorum, tüm anneler bir zamanlar kendi annesinin gardiyan gibi davranmasına kızmıştır.Hiç mi hatırlmıyo benim yaşımda olduğu dönemleri gerçekten?
Umarım ben bir gün hatırlarım, siz de hatırlayın.
 Empati her zaman harika bişey bence!

16 Ağustos 2011 Salı

"Eşlik edelim mi?", Maymunlar Cehennemi ve Erkek Dedikodusu

  Şimdi başlıkta zekamı konuşturdum. Dedim Elizabeth Gilbert "Ye,Dua et, Sev" diye üçledi ben niye üçlemiyorum dedim. (Sen kimsin lan derseniz, Kupa Kızı) Başlığın ilk konusu olan "Eşlik edelim mi"ye gelirsek, bugün Np bana geldi. Normalde 2. kısımda paten yapacaktık, bize gelip yemek yiyecek ve Mado'da tatlı bir şeyler alacaktık. Peki naptık? Np bize gelirken sandalet giydiğinden paten yapamadık çünkü spor ayakkabı giyilmesi lazımdı. Bizde 3 buçuğa kadar bizde durduk, yemek yedik, mal mal video çektik. Sonra dedik Mado'ya gitmeyelim yürüyüş yapalım zaten şiştik. Sonra yarım tur atıp karar değiştirdik sahildeki Mado'ya gittik. Np beşi yirmi geçe otobüse binecekti, biz oraya oturduğumuzda beşe 10 vardı. Her neyse yarım saatte anca geldi, ayrıca yanlış geldi ben de asla yapmadığım (yani bizimkilere karşı hep yaparım da, satıcı ve garsonlara karşı kibarımdır.) bir şey yaparak azarladım. Alın bunu yenisini getirin zaten yarım saattir bekliyoruz gibi bir şey dedim ki hakettiler. Neyse ya konu bu değildi. Ben Ataköy'de yürüyüş yaparız diye kısa bir şort giymiştim.Np de benden baya uzun olsa da bir şort giymişti. Sonra Bakırköy'e geçince çok pişman oldum, herkes korna çaldı, bir taksici yanımızda durup dönüp bize baktı, gülümseyerek. En az 25 30 saniye. O kadar uzun süre ve o kadar iğrenç baktı ki konuşamadım tam ağzımı açtım bastı gaza gitti. Kaç yaşında adamdı, tiksiniyorum yani sadece tiksiniyorum. Bir grup ıslık çaldı, bir grup laf attı. Ve ben bundan nefret ediyorum, sen her sokağa çıktığında çevrende laf atıp iğrenç hayaller kuracağın kızlar arıyorsan ben sana ne diyeyim. Nasıl kendilerinden nefret etmiyorlar ve hala bunu yapmaya devm ediyorlar anlayabilmiş değilim, işte o yüzden gelip "Kadınlar; davranış, düşünce, zeka bakımında erkeklere bin basr diyorum." Her erkeği bu kavrama sokmak istemesem de üzgünüm, %90ınız böyle, ve ben o %90ınınızdan nefret ediyorum.
Np ile yürürken önce "Oo muhteşem ikili geliyor." sonra "Eşlik edelim mi" diye dalga geçerek kadınları küçümseyen, ama ufacık bir beyne bile sahip olmayarak aslında kendini küçültenlerinizden nefret ediyorum. Bu konuda çok doluyum,elimde olsa topunuzu alıp uzay boşluğuna atabilirim.
 
  Herneyse, İlk olarak izlemediyseniz Maymunlar Cehennemine gidin diyorum. 3 boyutlu çalışsalar bana göre bir şaheser olurdu ama böyle çok iyiydi, ben ağladım vs vs. Buna gidin ama Tanrı Aşkına Aptal Kovboy'un bize yaptığı gibi Şirinler'e gitmeyin, götürmeyin. Çok sıkıldım o filmde ya. Bi de tatlı filan değilllerdi, sadece sakar şirin çok sevimliydi. Sonu belliydi, "kalbi iyi olan kazanır" senaryosu uygulanacağını herkes biliyordu. Neil Patrick Harris'e öldüm öldüm dirildim ama önermiyorum.
   Erkek dedikodusu adlı kitabı aldım.Bana göre serinin diğer kitaplarından bazıları olan Sorun Sende Değil Bende, 1 Kadın 2 Salak, Bayılmışım... Uyandığımda 40 yaşındaydım'dan çok daha iyiydi. Sorun Sende Değil Bende bana göre çok saçma bir kitap zaten.Yazarını sevmediğim gibi kitabı da sevmedim. Şimdilik bu kadar, hepinizi çok çok öpüyorum

14 Ağustos 2011 Pazar

K.K. Ailesi Garip Diyaloglar Vol. 1

Selam ben çok muhterem Kupa Kızı.Bu yazıyı önceden hazırlamıştım ama yayınlamamıştım, biraz da eklemeyle yayınlıcam şimdi. Ben bildiğiniz gibi tek çocuğum, bu durum iyi mi kötü bilemiyorum. Tip olarak kimseye benzetilemesem de , bazen karakter olarak kendimi babama feci benzetiyorum. Ama "bazen". Dedim bizim evin diyaloglarından bi kaç örnek veriyim;

-Annneeeaaaa
-Ne vaaaaaaarrr
-Çuku var mı sevgili anneciğim?
-Sakın yeme Kupa Kızı, yemek yapıyorum burda.
O sırada yemeye başlıyorum ve beni görüyor, gözlerini bana sabitliyor;
-Yeme Kupa Kızı
Hala yiyorum
-Yeme Kupa Kızı
Tahmin doğru bu sefer gözlerine bakarak yiyorum.
-"Bok ye Kupa Kızı" diyor, dönüyor sonra terlik çıkarıyor ve "bam" kafama fırlatıyor. Böyle bir ailede ortada sıçanda filan iyi olmam gerekirdi ama değilim işte. Yıllardır bir Eflatun gibi, bir Sokrates gibi bunu düşünür dururum.

Babamla daha garip, hatta çok garip diyaloglarımız var. Avrupa'da tütün Saran Kızın en çok güldüğü ve yıllardır benle dalga geçtiği olayı anlatacağım, ama detayları hatırlamıyorum.Ben;

-Ben senden daha güzel resim çiziyorum.
-Ben seni kıçımda sallarım be, Senin çizdiğin resmi; fırça ver popomla yaparım.
-Hadi yaa, emin misin?
Bu sırada ben koltukta yatıyorum,kalkıp yanıma geliyor ve ayakta durup bana bakıyor. Sonra eliyle duvarı gösteriyor ve
-Aa Kupa Kızı bak, kuş diyor.
 Ben de dönüyorum( evet biliyorum bi hataydı) o sırada parmaklarıyla enseme o şeyi yapıyor. Anlayabilmeniz için orta parmağınızı, başparmağınıza dayayın. Basınç uygulayın sonra başparmağınızı bir anda çekin. orta parmak hızla ileri gider. İşte bunu benim enseme yapar, sürekli.

Benim notebook bozulmuştu, ben de babama verdim tamire yollasın diye. Bi hafta geçti yok, iki hafta geçti yok.
-Baba notebookum nerde?
-Tamirde kızım
-Ama iki hafta olcak
-Bir ayda filan yapıyolarmış
-Bir ay mı? Napıyolar ya bir ayda?
-Çocuk bile dokuz ay on günde oluyo ne konuşuyosun?

Valla daha çok vardı ama son aylarda babamla aram açıldığından pek "şaka"  amaçlı atışmıyoruz. Bu arada benim çok severek okuduğum "Takıntılı" yeni bir blog açtı :) Bu da linki: http://kirmizibasliklipollyanna.blogspot.com/

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Miimden mumdan anlamam arkadaş!!

Valla mimmiş oymuş hiç anlaamam.Hatta ilk başta kötü bir şey sandım.Yani ''mimlenmek,bir insanı mimlemek''bunları hep kötü anlamda duyduğumdan.Ama KK'nın yazısını okuyunca anladım ki bu mim bize soru sorulması.Ya da öyle umuyorum diyelim.Sorunun aynı olduğunu düşünerek cevaplıyorum.Yalnız şunu belirtmek isterim.İzlemekten sıkılmayacağım filmlerle benim için özel yeri olan filmler aynı değil.

1.Son ders:Aşk ve Üniversite.Bu filmden asla bıkmam.İçinde her şey vardı.Aşk,dostluk,siyaset ve üniversitede yani özgürlük :D.Sonunu kestirmek zor değil ama havası çok ayrı.Hem diyaloglar olağanüstüydü ya.Anlamlı sözler o kadar çoktu ki sanki edebi bir roman.Oyuncuları,senaristleri,yönetmeni herkes müthişti.

2.Felekten Bir Gece Daha 2:1'i izlemedim.2'ye hep beraber girmiştik.2 kere girdik ve ikisinde de gülmekten karnıma ağrı girmişti :D yani her seferinde beni güldürüyor :D

3.Romantik Komedi:Çok komik bir fimdi ve kadrosu da iyiydi.Sinem Kobal'ı ek beğenmem ama oraya yakışmıştı bence.

Dizi olsaydı daha kolay yanıt verirdim film olayı pek benlik değil.Unutuyorum hemen :D.Hem izlemek istediğim ama izleyemediğim o kadar çok film var ki.Bu arada ben ATSK!!

Ay İlk Mim!

  Ben Kupa Kızı. Bugün "hayatımda ilk defa" oruç tutayım dedim. Benim sabahlara kadar oturma huyum yoktur, o yüzden annem kaldırdı beni bilmem kaçta. Ya abi sabahın köründe yemek yemek ne güzel şeymiş ya. Yemek yemeye bayılan hatta tapan bir insan olarak, daha ışığa alışamamış gözlerimi açamadan yemeye başladım. Tebi kendimden tırstım biraz. Sonra ya yarın çok acıkırsam korkusuyla o kadar çok yedim ki, mide spazmı filan geçiriyordum. Niye bu kadar yazıyorum salak gibi? Çünkü ben de kendimi bilmiyorum benim gibi bir insan yemek yemeden nasıl duracak diye. Her neyse saat 9da feci susamış olarak uyandım(Ki bir sürahiye yakın su içtim yeminle kendimi anlamıyorum) Uyumaya çalışınca daha kötü oldu ve bende sabahın köründe kalktım.Şimdi de acıkmaya başlıyorum, of be.
 
   Her neyse, asıl konuya gelirsek crazywomanrosemary bizi mimlemiş! Tabi ilk mim olmasının bende ayrı bir mutluluğu var, buradan kendisine çok teşekkürler ediyoruz. Aptal Dörtlünün diğer üyeleri de isterlerse soruyu kendileri de cevaplandırsınlar.
"Çok beğendiğiniz, izlemekten asla sıkılmayacağınızı düşündüğünüz 3 filmi (Üçlemeler üç film olarak sayılacaktır), neden bu kadar beğendiğinizi de açıklayarak yazın"


1.) "Hayat güzeldir" İzlemediyseniz mutlaka izleyin diyorum. Babasına düşkün biri olarak bu filmdeki babanın yaptığı her şey beni ağlattı ve filmi hıçkırıklarla bitirdim.Ayrıca bu film 7 
Oscar sahibi.
2.)"High School Musical 2" İlk olarak neden bir değil de iki derseniz, ben önce ikinci filmi seyrettim ve belki de ilk film olduğundan serinin en beğendiğim filmi oldu. Herhalde izlediğimde 9-10 yaşlarındaydım ve bugün dansetmeyi bu kadar seviyorsam bu filmin katkısı büyüktür. Ayrıca siz de müzikal seviyorsanız "Step Up" serisinin hepsini,"Hairspray"ı ve "Grease"i öneririm.
3.)"Step Up 1" ikiyle üçü de çok sevsem de bana göre en güzeli Step Up 1'di. 


  Benden bu kadar, mim için tekrar teşekkür ediyoruz isteyen de yorumlarda aldığını belirterek mimini alabilir :)

12 Ağustos 2011 Cuma

Ben hayatı iki seçenekli yaşamaktan bıktım!!

Ya o ya bu,şunu yapmak için şundan vazgeçmelisin türü 2 seçeneklerden bıktım ben ya!!Ne biçim hayat bu!Neden sadece istediklerimi yapamıyorum da her seferinde zorunlulukları da düşünüyorum?! Ya şuanki hedeflerim de gelecek planlarımda hep 2 seçenek var istediğim ve zorunda olduğum!!Kendi istediğimi yaparsam birini üzebilirim,başıma bela açabilirim ama kendim olurum!Ve en önemlisi mutlu olurum,hayatta boş yaşamadığı düşünürüm.Ama zorunda olduğumu yaparsam birileri mutlu olabilir,ben huzurlu bir hayat geçiririm ama ben ben olamam.Neden iki seçeneğe de aynı anda sahip olamıyorum?!Yani neden zorunluluklarım aynı zamanda istediklerim olmuyor?!Bunun bir çıkışı yok mu?!
   Sonra bir de bana niye sevgili istemiyorsun diyorlar?! Tamam teklif de yok ama şunlarda var.Ben manyak mıyım biriyle çıkıp bir de onu düşüneyim?!Ben daha kendi seçeneklerimi seçemeyip altında eziliyorum bir de o olursa değme keyfime(!)Sonra onun da sorumluluğu var üzeinde yok bunu yapamam yok şunu yapamaz!Sanki ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum da!!
   Ufff bu ne ya?!Sinirlerim harap oldu iyice!Yok arkadaş böyle yaşanmaz ya!!
Sana sen dediğimde,
Senden bir parça geliyor dilime.
Damlalarcasına doluyor yüreğime
Sana sen dediğimde,
Ben sen oluyorum.
Sen içime doluyorsun
Çıkıp gidiyorsun sonra.
Ben yine ben kalıyorum

  Bayıldım bu şiire yazmasam ölürdüm

11 Ağustos 2011 Perşembe

aptal kovboy çok aptal önünü alamıyor

2 gün önce kimi gördüm kimi mi daha doğrusu kimleri şöyle ki biz hepimiz buluştuk aptal dörtlü artı üç beş kişi daha sinema falan tarzı eğlendik (şirinlere gittik çok şirinledik) çapsız da vardı. inanılmaz gıcık davrandı ODUN ama sonra iyi davrandı bu iyi bi şey.her neyse ben bütün gün çapsız şöyle iyi böyle iyi (saçları uzamış kıvırcık kıvırcık ciddi beğendim zaten bütün gün saçlarıyla oynadım o ayrı) diye konuşuyodum. zaten ayrılırken de öptüm sarıldım falan (her seferinde şapır şupur öpüyorum o ayrı bi mallığım tabi). neyse sonra biz çapsızdan ayrılıp n.p k.k ve bi kaç arkadaşımız başka bi alışveriş merkezine gittik.gezdik tozduk falan. her neyse tam alışveriş merkezinden çıkıyoruz karamel giriyodu tabi ki şoka girdim naylon prensesle kol kolaydık "naylon prenses karamel" diye ağzım açık bi şekilde karamele bakarak mal bi tepki verdim ki çocuk da bunu gördü. yine rezilim yine rezilim. yani işin özü bi günde 2 şey vurdum şey amına koyim bi bok vurmadım sadece gördüm öyle mal bi yaşam tarzı benimki de. karameli görünce bi kalbime bi şeylerin inem durumu oldu o ayrı. (bu paragrafın özeti şudur ki kafam karışık malım salağım sik kafalıyım)

ya geçen gün alışveriş merkezinde bi arkadaşımla dolaşırken inanılmaz yakışıklı bi çocuk bana baktı ben çocuğa ağzım on metre açık bi şekilde baktım öyle bi malım yani(belirtmeden geçemezdim)

kendime mföden "insan olmak yetmez etmiyor zaten süperman süperman olmaz lazım bazen " diyorum

oooof aptalım sustum
                                                                                                                              aptal kovboy*

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Uzun zaman sonra

Uzun zamandır yazmıyordum öyle girip girip çıkıyordum.Ama bu sefer yazmaya karar verdim :D.Bu arada ben ATSK.Yazmadığım süre içinde baya olay oldu her zamanki gibi.Ben de baya bunalım takıldım.Bu kadar uzun tatil bana yaramıyor arkadaş.Meb neden tatili 3 ay yapar ki?!!Bunu sene içinde paylaştırmak daha mantıklı bence.Giriyoruz tatile 1 hatta 2 ay diyelim güle oynaya geçiyor iyi güzel.Ama sonrası valla kendimi asalak gibi hissediyorum.Yani kitap oku,araştırma yap hepsi bir yere kadar.Bir de bu kadar zaman olunca insan erteliyor o zaman olur bu zaman olur diye.En sonunda hiçbir şey olmadan kalıyor öyle.Yani bu kadar uzun tatil zararlı!!!
     Hele bu tatil daha farklı olduğu için stres kat sayısı da artıyor insanın.Yeni okul olayı yani.Öyle iğrenç bir durumki okula gittim kayıt için içim dondu gerçekten.Mesela eski okulum böyle değil ki ne zaman gidersem gideyim ev gibiydi hep kahkahaları hissediyordum.Bahçesi vardı yeşillik dolu kamelyası vardı.Hem ''müstakil ev'' gibiydi.Yeni okulsa beton yığını tek yeşillik 2-3 dalı olan ağaçlar.Hem de büyük her an herkesi göremezsin.Gerçi görsem ne olur ki hiç tanıdık yüz olmayacak ki.Sınıfa girdiğim zaman ''merhaba''diye bağıracağım kağıt değiştireceğim teneffüslerde dans edip şarkı söyleyeceğim dolapta uyuyacağım  arkadaşlarım olmayacak ki.Öğretmenlerime girersem ağlayabilirim ondan bu konuyu kapatıyorum.Zaten zor zamanlarda yaptığım en iyi şey ağlamak :D.Son bir şey söyleyeceğim bu okulumda yaşadıklarımı bir daha hiçbir okulda yaşayamam.Ve ben şimdiden orayı çok özledim.
   Bu arada yeni yeni planlar yaptım.Hayatı en az hasarla ve en mutlu şekilde yaşamak için bu kesinlikle gerekli olan bir şey!!Bugünlere dayanmak için gelecekten medet umuyorum yani.
  Ve bazı yorumlara ihtiyacım var.Şey ''Hani bazen insan aklındakileri bazen kelimelere,cümlelere dökemez ya şuan onu yaşıyorum'' ne demek??Bunun cevabına cidden ihtiyacım var.

Yaa abi buradaki tek yazar ben miyim?

  Tabii yine anlamışsınız bu bloga kim yazar? Kupa Kızı. Diğerleri napar? Kıç üstü yatar. Aferin yaa böyle devam edin. Bunalımımdan çıktım gibi. Bakın yine bi depresyonda mısın testi yapim. Kendime hobi bulmaya çalışıyorum. O kadar garip bir insanım ki. Şiir yazmayı çok severim aslında, ama bir defter tutamıyorum annemler kesin bulur. Resim yapmayı seviyorum -hatta biraz fikir verin diye bir kaçını paylaşmaya karar verdim- , onu da canım istemiyor. Gitar kursuna önce 2 yıl, sonra bizimkilerle birlikte 3 ay gittim ama ıhh. (bu arada cuma yine başlıyoruz! O kadar özledim ki gitar derslerini.)
   Napim abi ya? Hobi olarak pilates yapmayı o kadar denedim ki. Hani hem vakit geçer, hem bi yerim erir 6 kilo aldım insaf. Ama genellikle yuvarlanıyorum ben. Yürüyüşe verdim kendimi. Yaklaşık bir haftadır günde 3-4 saat yürüyorum. Zorla yapmıyorum yürümeyi cidden seviyorum ben. İşin iyi yanı 1 kilo vermişim ahey ahey ahey :)
   Ve yanda yaptığım resimlerden birini koyuyorum. TANRI AŞKINA BU BLOGTAN OLMAYAN BİRİ YORUM YAPSIN. Bana gaz versin, yaparsın koçum desin. Desin ama ya valla beni yeniden resme yöneltin. Yandaki kalpte imzam vardı ama sildim :(

7 Ağustos 2011 Pazar

Babamın kendini muhteşem sanması, kavgalarımız ve altı kilo almam

  Uzun zaman oldu bloga uzun bi post yazmayalı. Ben Kupa Kızı bu arada. Gerçi tahminimce anlıyorsunuz siz yazım tarzımızdan. Şimdiii. Öncelikle internette hangi testi yaptıysam hepsi bunalımdasın dedi bana. Ben de ***** dedim onlara. Ama galiba gerçekten iyi değilim yani. Naylon Prenses'e anlattığım kadar olmasa da size de burda anlatacağım biraz.
  Sorun babam.(Daha doğrusu en büyük sorun babam. 6 kilo aldım bu ikinci büyük sorun. ve daha 15e kadar gidebilir.) Her neyse. Bihter karakterini biliyorsunuzdur. Biz bu karakterle kavga etmiştik onu da biliyorsunuzdur.  Aman işte bu olay babamlara kadar gitti ve annemle babam benim küfür etmeme çok takıldılar. Bihter'in annesi bizim yazıları bastırmış, bunları okul müdürüne vermekle tehdit etti." Okuldan atılacağım, annem bana neler dedi, babam yüzüme kapadı, anneannem bile ettiğim küfürleri öğrencek" düşünceleriyle 3 buçuk saat hıçkırarak ağladım. yarım saat anneannemden eve giderken ağladım ( Bu olaylar olduğunda anneannemdeydim. İyi ki de ordaydım Tanrı korudu yemin ederim) eve gidince de en az 40 dk ağladım. Ama yolda ve evde hıçkırmadan ağladım çünkü her hıçkırdığımda babam sesini çıkarma bütün bokları yiyosun sonra da ağlayıp sinirimi bozma diye bağırdı. Bana okulumu değiştireceğimi söyledi. İyi Anadolu liseleri için çok yüksek şansınız varken biri sizi disipline vermek istiyor hem de elinde belgelerle. Annenizle babanız size resmen artık benim kızım değilsin diyor. Aslında belki bu kadar abartmazlardı  ama ben  bu olaydan önce Bihter'e karşı hiçbir koz vermediğimden annemler beni sonuna kadar savunuyorlardı. Telefonda bi anda böyle bişey yaptığımı duyunca çok şoke oldu . Beni en çok üzen de buydu aslında. Her neyse ben o gün 7 buçukta ağlayarak sızdım, gözyaşı akarak uyudum bildiğimiz. Ertesi 2 gün okula gitmedim, iki gün de ağladım. Sonraki aylarda da "toplam 8 tweetim var, bunu nasıl yaptım nasıl bir salaklık bu" diyerek kendimi suçladım, Np bilir.
Peki bütün bu olanların babamla ne ilgisi var?

  Benim babam Yıldız Teknik mezunu, çalıştığı şirketlere 3 ayda yüzbinler kazandırabilmiş bir mühendis. Cidden abartarak söylemiyorum, küçüklüğümde patronlarının babam hakkında dediklerini duyardım, babamın annemle konuşmalarını duyardım şimdi de anlatırlar zaten. Ama gelgelelim babamın kendine hayrı yok. En az 25 şirketten saçma sapan ayrılmışlıkları var. Sebep olarak da; patronla anlaşamadığı, taşınmamızı istedikleri ve o taşınamayacağı, yanına verdikleri adamla kavga etmesini sundu bizlere. Bir de, fabrikayı bir ayda ciddi miktarda kara geçirecek bir makine çizmişliği, sonra bu makineyi güvenerek arkadaşına anlatmışlığı, arkadaşının ise ihanet ederek bunu kendi şirketine anlatarak babamın kovulmuşluğu var. Her neyse amma uzattım, yani bunca şeyde görüyoruz ki benim babam istikrarlı biri değil, bazı konularda düşünme özürlü olduğunu düşünüyorum, zekasını çok övse de onu bir yere getirememiş biri. Bütün bunlara rağmen babam "neden benim başarısızlıklarıma takılıyor?" Başarısız dediysem yanlış anlamayın, sbs denen iğrenç sınavlarda 500 üstünden sırayla 465,492 ve 474 alarak iyi bir lise kazanmışlığım var. Yine de son sene babam benden 500 beklerken 474 almam onun için başarısızlık. Her yemekte, ya da bir yerde birlikte oturduğumuzda "Bihterle uğraşmak yerine ders çalışsaydın" gibi laflar sokuyor. Ki geçen gün daha bir çok olayın etkisiyle ağlama krizine girdim, saklamaya uğraşsam da annemler farkettiler. O kadar ağladımki, babam beni psikoloğa götürmeyi teklif etti. Ertesi gün yine "Bakırköy'de gezeceğine ders çalışsan daha iyi bir okula girerdin" gibisinden şeyler söyledi, şimdi bahsetmeyeceğim daha pek çok meseleyi açtı. Ya ben bi gün önce gözünün önünde 2 saat ağladım. Ondan önceki günlerde de ağlıyordum zaten, bi nevi bunalımdaydım. Sen bunları görerek nasıl hala böyle yapabilirsin? hem de senin hayatın bu kadar başarısızlıkla doluyken? Eve sinirli gelip annemle "niye hemen aç mısın diyorsun, önce meraba de" diyerek kavga etti geçen gün. Bu sebepten yani, bildiğimiz büyük kavga. En sonunda babamı kıracak bir söz söyledim ama tutamadım kendimi. Ki kırıldı zaten. Gerçekleri yüzüne vurmayan tek kişi benim çünkü, kızı. Artık babamdan soğuduğumu hissediyorum ki, babam benim ilahımdı, olmak istediğim ,ne kadar ukalalıklarına kızsam da hep affettiğim babam. Şimdi ondan ve annemden soğumak çok garip geliyor. Bu sefer yumuşayamıyorum, boşver diyemiyorum. Ve açıkçası ne yapacağımı da bilmiyorum.

5 Ağustos 2011 Cuma

Bulamıyorum kendimi, Hayallerimi uğurladığım boşlukta kaybettiğimden beri

Hayallerim vardı küçükken
Durmaksızın büyümek isteyen
Bana yaşam için amaç veren.
Hepsi söndü artık,
Kendimi kaybettiğim boşluğa uğurladım hepsini.

Bazen geri dön demek istiyorum,
ama yapamıyorum; karakterim yapamıyor
Kendi içimde kendi kendime hapsoluyorum.
Günlerce,gecelerce.

Haykırmak istiyorum çoğu zaman,
Kusmak istiyorum içimdekileri
Sesim çıkmıyor her seferinde,
Bir sıfır yenik başlıyorum hayata

Ayağa kalksam ne zaman
Arkamdan tutuyor sihirli bir güç.
"Gidemezsin" diyor bana.
"Senin yerin acılar bataklığı.
Ve sen zaten her gün daha da batıyorsun içine."

Kalkamıyorum,
Ah Tanrım, gerçekten kalkamıyorum.
Bulamıyorum kendimi,
Hayallerimi uğurladığım boşlukta kaybettiğimden beri

3 Ağustos 2011 Çarşamba

çok isteme, bi bok olmuyor

Naylon Prenses geri döndü cınıııııms.
Çılgın ailemle değişik bir kaç geziyi atlattım, ama hala okul mevzuları açılınca duvarlara bakıyorum.
Bildiğiniz gibiyim belki biraz daha bronz. Yaz tatili insanların kendini yenilediği zamandır ya, ben aksine aynıyım biraz daha "tınlamıyorum" sanırım la la la bi de acayip acilen hemen kilo vermem lazım yaniiiğ böyle aynalardan kaçıyorum bikini giyince. Bendeniz çift vatandaşım canlar, Bulgaristan vatandaşıyım ailem dolayısıyla. Bir çok avantajı var tabiisi avrupa vatandaşı oluyorum haliyle ayııııııııııks, iistediğim her avrupa ülkesine elimi kolumu sallaya sallaya gidiyorum bi bulgar kimliği gösterip, hariika bişi.Tamam bu kadar hava bastığım yeteğ dimi
Bulgaristanda neler yaptım;
İlk olarak harriiiiiikkkaaaaa bir french yaptırdım desenli böyle tumblrdakiler gibi haarrriika legendary bişey
havuza falan gittim
tatlı bulgarları kestim
harrika dondurmalar yedim (zıkkım olsun)
ve en önemlisi kafa dinledim,ihtiyacım varmış farkında değimişim belki.
Şimdilerde okul mevzularıyla uğraşıyorum, bana yavşayak bi çömezi kırmadan geri çeviriyorum, uzun zamandır kırgın olduğum bi dostumla barışıyorum, insanlarla buluşmayı planlıyorum,hala sevebileceğim düzgün bi erkek arıyorum , bulamıyorum sonra diyorum ki tek aşkım feyyaz yiğit, ay lav yu feyyaz yiğit bütün dünya duysuuuun!
Bütün bunları yaparken bazen aynanın karşısına geciyorum ve gülümsüyorum, gözlerimle.
Umarım siz de yazın ne kadar çabuk gectiğini farkeder ve gereksiz şeylere gülümsemeyi başarırsınız.