Bu Blogda Ara

30 Mart 2012 Cuma

Seni Seviyorum

  Ve sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim. Geçemem zaten, olayın kötü yanı bu bence. Seni sevmekten vazgeçemem. Her gün kalbimdeki boşluğu doldurmak için elime bir fırsat geçiyor ve ben bile bile yine seni seçiyorum.
  Gidebilsem keşke. Bambaşka bir yere, farklı bir ülkeye, farklı bir dile, farklı insanlara. Yapamıyorum ya, yapamıyorum işte. Hoş senden vazgeçebilsem de gidebilir miyim tartışılır. Neden bu kadar bağımlıyım ki sana? Ve sen neden bu kadar bağlı olduğumu düşünüyorsun ki sana? Böyle düşünmen de sinirimi bozuyor, güçlü durmak istiyorum anla işte. Sadece dünyaya göstermek için senden geçmiş numarası yapabilirim ama bu beni öldürür. Gitme be, ben git desem de kal sen. Ben "güçlüymüş gibi" gözükeyim, sen gitme. Kalbini kırmak istememiştim ama kırdım işte, hep yaptığım şey değil mi? İyi oldu diyorum bazen, gerçekten iyi oldu. Söyleyemediğin her saniye yüreğinde patlıyor çünkü.
  Merak ediyorum neden tek olamıyorum ben. Neden kendim harici herkesi seviyorum. Onlar gittiğinde kafayı yiyorum, ruhumun cesedini bedenimde taşıyorum. Gerçekten zor, seninle de yapamıyorum sensiz de. Gitmesen be, gitmesen

27 Mart 2012 Salı

Çocuğun sevgilisinin yanında çocuk için "çok tatlı yaa" diye bağırmayın bence

  Şimdi şöyle ki, benim semtimin iki tane servisi var ve benim arkadaş olduğum insanlar o diğer serviste. Son sınıflar okula gelmeyince servisler boşaldı, ben de diğeriyle gideyim dedim. Eskiden bana yazan ama benim "yazamadığım" bir çocuk vardı, el salladım ona. Sonra da bağırdım "Oğluuuum el salladım laaan çok tatlı yiaa" diye. Sevgilisi o servisteymiş, dönüp "yalnız o benim sevgilim" demiş, duymadım. İnsanlar beni susturup olayı anlattılar. Kızdan özür filan diledim. Direk çocuğa mesaj attı aten. Aşırı rezil oldum oğlum ya. Hadi onu geçtim bizim mallar "başkasıyla çıkıyo gibi yaparsan bişey olmaz" diye, birini buldular.
  Sadece sarılarak yürüyeceğiz filan, onlar da görecek. İlk turda o çocuk (Hadi adı nehir olsun) da okulun çevresinde dönüyormuş ve ikimiz de aynı yönde döndüğümüzden bizi göremedi. İkinci de "Çocuk kantinin önünde oğluum" diye bağırdılar, kantinin içindeymiş görmedi. Üçüncü de elma yiyordum, zorla dışarı çıkardılar çıkıyormuş gibi yaptığım çocukla(onun adı da aslı olsun. İkisininki de kız adı oldu ama bağlantı kurarsanız gerçek adlarını bulabilirsiniz. Şey gibi hani işte "iyi bir çocuk olursanız şirinleri görebilirsiniz.") yine görmedi. En son "Yeter ulan tek gezeceğim" diye Aslı'yı yanıma almadım, bahçede direk Nehir'le gözgöze geldim. "Aslı'yı bulun oğluum" yaptım, çocuğu getirdiler baktım ortada Nehir yok. Sıkıldım "kadere sıçayım ne bok olursa olsun " diyerek uzaklaştım, Nehir'in en yakın arkadaşını gördüm. ama galiba Nehir'in sevgilisi bizi görmüş. Tabi onlar görsün diye Aslı'yla dipdibe dolaşırken müdür de aralarında olmak üzere bir çok hoca, "görmemesi gereken insan tipi" bizi seyretti. Çocukla çıkmıyorum ama okulda hocalara sorsak "hangi öğrenci biriyle çıkıyor" diye, ilk beni söylerler. Böyle mal haller. Aslı da gerçekten çıktığımızı falan düşünmeye başladı, çocuk tam bir öküz bi dahaki postta yaptığı öküzlükleri de anlatacağım. Ayrıca Nehir'in sevgilisi Aslı'yla çıkmadığımızı gayet anladı ikinci günde. Söyleyeceklerim bu kadar efenim, hepinize iyi akşamlar
-KupaKızı

17 Mart 2012 Cumartesi

itiraf ediyorum vol.2

  Küçükken komşu bizi kahvaltıya çağırmıştı, annem de gitmiş börek almış kendi yaptığı kekleri koymuştu. Benim yaşımda kızları da olduğundan hemen gitmek istedim, annem de tabakla yolladı beni. Fakat ki kapıyı çaldım, çalarken böreklerin yüzde 70ini yere düşürdüm ( bir kere de tepsiyle ışıkları kapatmaya çalışmış çayları üstüme dökmüştüm ona da geleceğim) O anda annemin "Allah senin belanı versin nasıl düşürürsün o börekleri" nidaları ve elde bi terlik eşliğinde beni başkasının evinde kovaladığı film sahnesi beynimde cirit attı. Hoop eğilip aldım yerden börekleri tabağa koydum, kadın açtı kapıyı. "Ay niye zahmet ediyo bu senin anneciğin yia" diyerek aldı elimden. Kahvaltı boyunca vicdan azabı çektim, "yemeyin pis öcülü onlar mikrop kapcaksınız yaa yemeyin" diye bağırmak istedim bir cüneyt arkın misali. Fakat ki ben hariç herkes yedi galiba, ben de çok az şey yiyebildim. Saçma ama bugün dahi suçlu hissederim o gün için

Sportif Baba

  Şimdi şöyle ki babam yaklaşık bir yıl önce sigarayı bıraktı. Bugün de ağırlık almış beşer kilodan, artık spora da başlayacakmış "sigarayı bıraktıktan sonra sporsuz olur muymuş", "Sen onların altında ezilirsin beaa" dedim, "iyi halt yemişin sen" dedi bana. Buradan da anladım ki babamın akıl sağlığı iyi değil. Hep farkındaydım aslında da bugün tescilledim işte. Olsun be baba iyi adam sayılırdın
                                                                                                       -Kupakızı

14 Mart 2012 Çarşamba

kişisel blog tarzı oldum sevgilim.

aptal dortlu bloguna çok bağlı olsam da yeni ve kişisel bir blog edinme ihitiyacı duydum.buraya da devam ederim ama siz rahat olun.hadi ama sizi oraya da bekliyorum http://aptalkovboyy.blogspot.com/ şekli :)

-aptal kovboy

12 Mart ve Mustafa Topaloğlu

   12 Mart ne idi? Ne idi ne idi? Türkü yaptım ya şuan. Aptal Kovboyun "mutlu kuş günleri" idi efenim. Aptal Kovboyun sınıfında bi arkadaş "ya çok saçma değil mi ya happy bird-day mutlu kuş günü ne alaka ki" cümlesinden buraya ulaşıyoruz. Evet pazartesi Aptal Kovboyun doğum günüydü!
  Okulum evine tam 4 dk olduğundan çıkışta hemen Aptal Kovboya gittim ( Şimdi benim pek yön hafızam yok. Kovboyun evine gidebiliyordum ama dönemiyordum. Okuldan ilk 3 gidişimde de yol sordum, ama artık alıştım  önümüzdeki maçlara bakacağız) Aman bir eğlendik öldük yerlere yattık diyemeyeceğim yok çünkü öyle bi dünya, yarım saat kalabildim zaten. Yine de amaç bir arada olmak değil mi efenim? Yaz gelsin gerçekten çok pis amaçlarım var ya, bugün de yine okula gitmedim hasta gibiyim. Kaç gün oldu demeyin ben devamsızlıktan kalacağım galiba. Neyse işte, buradan da o şebeğin doğum gününü kutluyorum iyi ki varsın maymun!
                                                                                                          -KupaKızı

Naylon Prenses ve şiiri

  Hatırlıyorum da, Naylon Prenses'le aynı sırada oturduğumuz bi din dersinde dünyanın en saçma şiirini yazmıştık. Aklımda tek bi mısra kaldı o da "Paris Hilton göt sever" cümlesi. Din hocası kağıdı elimizden şak diye çekince ben de bi "sıçtık yok ben artık intihar ediyim öleyim ya ben o kız da sevinir ha ölünce"  modu olşutu. Fakat ki Naylon Prenses esnedi, Kafasını eline dayayıp hocaya baktı, kadın da şiiri okumadı. O gün bugündür kadını çok seviyorum, ama NP hala benim için bi gizemdir insan nasıl sakin kalır lan öyle bi durumda

10 Mart 2012 Cumartesi

Hoşlanmak istemediğin kişilerden hoşlanmak çok iğrenç

  Neden hep kavgalı olduğum insanlardan hoşlanıyorum ya ben? Evrene yolladığım mesajlar mı bozuk lan?

3 Mart 2012 Cumartesi

Uyuyordum ama yani

  Geçen gece uyanıp su içtim, sonra bardağı boşluğa bıraktım. Galiba hayalimde bir masa vardı. Tabisiki bardak paramparça oldu gecenin ikisinde annem "KupaKızııı iaaa nolduuuu" diyerek odama girdi, çünkü bi de galiba bi şey devirdim. Ben de "ııaahh" diyerek kıçımı döndüm ve uyumaya devam ettim. Ben küçükken bir kere hırsız girmeye çalışmıştı, sabah 5 gibi annem balkondan kaçan hırsızlara "hayvanlaaaar" diye bağırıyordu. gittim "noluyoo yiaa" dedim, annem "hırsız giriyordu kızım" cümlesiyle cevapladı beni. Ben de "Ya bana ne ya bana ne ki bana ne? insan biraz susar ben kalkıp altı buçuklarda okula gidiyorum bunu biliyor musunuz ha biliyor musunuz " diyerek yatıp uyumuştum. Beni tek uyandırabilen şey sanırım Aptal Kovboyun üstüme atlayıp zıplayarak "Uyaaaan" diye bağırması. Özledim oğlum seni
                                                                                    -Kupa Kızı