Bu Blogda Ara

27 Haziran 2011 Pazartesi

of sadece of!!!!!!!!!!!!!

Uzun zamandır yazmadım çünkü 95'in sevgilisini yani sert çocuğu kaybettik.Bizim kızlar tanımaz onları.Ama 95 benim için gerçekten çok önemli biri.Ya o hayatıma girdi ve hayatım değişti resmen.((Bu arada ben ATSK ve 95 kız!!YANLIŞ ANLAMAYA GEREK YOK))İlk defa netten arkadaşım,kardeşim oldu.Onu görebilmek için tabana kuvvet yürüdüm.İlk eylemime onun sayesinde gittim.Her neyse işte 95 benim için çok önemli!!!2 ay hiç durmadan mesajlaşmak ne demek biliyor musunuz?!!Alışkanlık yaptı ya.Sonra sert çocuk telefonu aldı.Onla konuştum ya cumartesi konuştum salı haberi geldi.Çocuk daha 17 yaşındaydı.Zaten koyma sebebi de bu.Her neyse((Bu laf bana alışkanlık yaptı))bu olay patlak verince kız konuşmamaya başladı.Tamam anlıyorum haklı zaten konuşmasını beklemiyorum.Ama sinir arkadaşları beni çileden çııkartıyor!!!!Yok tehdit yok küfür.Tamam anladık çok şey yaşadınız kızı korumaya çalışıyorsunuz.Ama insaf 95 hakkında çoğu şeyi bildiğimi bildikleri halde bunu yapmaları fazla geliyor!!Tanımıyorsan tanıma!!!Banane!!!Ben sadece 95'ten haber almak ve onun yanında olmak istiyorum.


Tamam sakinleşiyorum.Ve son olaylar hakkında konuşuyorum.Öncelikle AK ''Kendin Bilirsin''.Bu konuda daha fazla bir şey söylememe gerek yok artık.Umarım senin için doğru olan budur.Çünkü artık birimizin acı çekmesini hiçbirimiz istemiyoruz.Ama şunu asla unutma ne olursa olsun her zaman((tabii ölmezsem))yanındayım!!Aptal olsan da sürekli başa dönsen de sen benim kardeşimsin ve ben seni gerçekten seviyorum!

Kupa Kızı yazını çok uzun zaman önce okudum.Cevap yazmaya daha o zaman karar verdim.Ama ortalık karışınca yazamadım.Ama daha fazla geç kalmamaya karar verdim.
Seni çok seviyorum!!!Senin değerini bu sene anladığım için özür dilerim!Ama bunu telafi edeceğiz ;-) :-P
Seen birtanesin.Her şeye rağmen her zaman yanımda olan nadir kişilerden birisin.Sen be-nim i-çin çok de-ğer-li-sin!!!Haftanın 7 günü aynı sırayı paylaştığm,bütün salaklıklarımı görmezden gelen,beni düzeltmek yerine beni böyle kabul eden,beni her yönümle tanıyan ve her zaman yanımda olan Kupa Kızısın sen.Sen benim kardeşlerim içinde benim için en değerli olanısın.Aslında senin için yazacak o kadar çok şey var ki ama yazı konusunda pek parlak değilim.Bu yüzden son birkaç şey söyleyip bitiricem.Mezun olduktan sonra özleyeceğim şeylerin en önemlilerinden biri senle aynı sırayı paylaşmak olacak!!Senin resimlerine bakıp pot kırmayı,canın sıkılınca beni boyamanı,senle aynı anda aynı şeyi yapmayı çok ama çok özleyeceğim!!!Sen hayatta tanıdığm az ama özel olan meleklerdensin!!Ve başladığım gibi bitiriyorum.Seni çok seviyorum!!!Ya da bitiremiyorum.Çünkü cevap vermeyi unuttum.Yani o yazın için sana çok teşekkür ederim.Ama şu bir gerçek ki ben o kadar iyi biri değilim.Sana attığım kazığı unutamam.Yani iyi miyim o bile sorgulanır.

NP senle eskisi kadar yakın değilim ben de.Ama her zaman seni sevdim,seviyorum ve seveceğim. Sen benim sırdaşım,beni gruba sokan kankam,çocukluğumun günlüğüm,zor zamanlarımda yanımda olan kardeşimsin!!!Sen de farklı olan bir şey var.Her ne kadar sana kızsam da senden vazgeçemiyorum.

26 Haziran 2011 Pazar

Umurumda Değil, Önce Onu Söyleyeyim

  Açıkçası Aptal Kovboy'un Bihter'le barışması beni şaşırtmadı. Naylon Prenses'e kızabilirim, bu ona güvendiğimdendir; Aptal Kovboy'a bu konuda kızamam çünkü onun zaten bütün o twitter konuşmalarını başlatıp bana " O kaltakla gebersek konuşmuyoruz, ne olursa olsun birlikteyiz" deyip, 1 hafta sonra barışan bir insan. Bu yüzden onu takmama pek gerek kalmıyor, o böyle biri.
  Her neyse, Bihter hakkında daha fazla konuşamayacağım, bu kadar lafa değmeyecek bir insan. Kendi yazılarıma dönmek istiyorum uzun zamandır yazmadım.
  Naylon Prenses'le Fark ettik ki, benim hoşlandığım her yaratık(çoğuna insan bile diyemiyorum) Dünya'nın En Mal, Salak, Geri zekalı, Kro İnsanı yarışmasına girse, hepsi toptan birinci olur.
  Örnek 1: Bu çocuktan niye hoşlandım bilemiyorum. Kendisi Trabzonlu, burada bir sorun yok. Kumral, bu da hoş( hatta tek hoş şeyi) Hmm bide gözleri bal rengiydi(bak bunu unuttum oğluum) Ama geri kalan her şeyi "rezalet." Face'te saçları dikilmiş, kameraya 45 derecelik açıyla dönülmüş tam bir apaçi olarak çekilmiş resimleri var. Trabzon yöresinden horonlar filan bulup onları dinleyen, sınıfta serviste horon tepen bir insan. Aynı zamanda benim nefret ettiğim ama siyasete girmesin diyerek buraya yazmadığım bir partiye tapan kişi. Birleşik kaşlı kankasıyla beraber(bkz:Çingeneler Ebemi Sikiyo Ya) "Nasıl Kız tavlarız Oğluumm" başlıklı konuda düşüp duran, Azer Bülbül Dinleyen, Face'te ilgilendikleri kısmına yanlışlıkla"erkekler" yazan bir Einstein. (ama gay değildi yani) Hatta benim derste buna bakim derken yanlışlıkla(önceki yazımda belirttiğim Tek kaşlı, kankası gibi azer bülbül dinleyen) çocukla göz göze geliyordum fakat ki takmıyordum. Tabii bu da başka bir olay. Bir ay boyunca o ve sınıfımdaki herkes o çocuktan hoşlandığımı sandı. O çocuk demeyelim tek kaş olsun adı. Şimdi Tekkaş, apaçi filandı ama cidden komikti. Tarih dersinde "Kanuniciğim, ben , Napolyon, Atatürk ve Aziz Hoca Kurtuluş Savaşında savaştık. Hürrem de bana aşıktı zaten ama ben onunla konuştum Sülümanla evlendi" başlıklı konuşmasıyla dersi kaynatan her boka atlayıp beni gerçekten güldüren biriydi. Ben de bizim grubun (biz normalde 4 kişi değiliz. Yani burada gördüğünüz 4 kişi, en eski ve en yakın olanlar. Ama anlaştığımız başka arkadaşlarımız da var, onlarla 10 kişi filan ediyoruz.) erkeklerine alıştığım için, gidip sarılıyordum, koluna giriyordum ama onun bunlara alışık olmadığını anlayamadım tabi. Bir de üstüne bizim sınıfta doğruluk mu cesaret mi ? oynarken, kimden hoşlanıyorsun diye sormuşlardı. Hatırlarsanız benden bir yaş küçük, yavşak ve tatlı bir çocuktan hoşlanıyordum eskiden, hah onla Tekkaşın adları aynı. Bende xxxxx dedim(ki soyadını da söyledim yani) yanlış anladı mallar, bir ay boyunca iğrenç espriler dinledim ama anlamadım. Bir ay sonra "Tekkaşı öpmek ister misin ehüehü?" diye sorduklarında "ıyyk iğrenç mal mısınız yia" deyince gerçekler anlaşıldı. Üff amma uzattım daha bi tane örneğimiiz var.
   Örnek 2: Onu da tanırsınız, Mrs. Zenci. Bu salak (Naylon Prensesle kurduğumuz hayallerce) 8 kardeşli, Diyarbakırlı falan filan. Sürekli ama sürekli teri olan bu şahısa bir ara ben sırılsıklam aşık olmuş bulunmaktayım .
  Örnek 3: Bunu henüz çok az kişi biliyor ama ATSK ve NP anlayacaklardır kim olduğunu, malumunuz Edward. Tanrımmm o gün alkol almamıştım ama bence sütüme votka kattılar yani ondan hoşlanabilmiş olmam için sadece 1 gri hücrem kalmalıydı.(ki sanırım zaten öyle) Çocuğun özelliklerini sayamam hayır, midem bulanıyor.
  Örnek 4: Ee şey. Hani Ben Zenci ile çıkarken benle sürekli kardeş ayağına yatan, ona Şemsiye(bizimkiler, baş harfinden anlayın) ve NP'yi ayarlamaya çalıştığım hatta NP için ağlayan sonra "hepsi roldü hihoha" diyen, en sonunda bana "sana aşığım" ile seneyi bitiren bir mal vardı hatırlıyor musunuz? ee bide o. (Ama vallaahii geçen senenin başındaydı, tanımıyordum ayrıca uzaktan görmüştüm tamam mı. Evet ben böyle biriyim işte )
  Uzun zamandır kafamda kıyaslıyorum hangisi daha maldı diye. Sizce hangisi?
                                                                                   Öptüm K.K

23 Haziran 2011 Perşembe

son dakika haberi

evet bihterle barıştık dün gece üç buçuğa kadar konuştuk.biliyorum arkasından bin tane laf ettim.ama aynılarını suratına da söylediğim için içim rahat.o da dün kendine kaşar dedi evet bu yetti bana aslında.zaten artık çapsızı da sevmiyorum üç gündür falan mesajlaşıyoruz ama ben gayet böyle kanka modundayım.bihterle de bu şekilde olmaktan çok sıkılmıştım ve barıştık biliyorum şimdi kupa kızı bana çok laf edicek ama özür dilerim kupa kızı elimde değil.ama şöyle ki bihter hayatımın neresinde olursa olsun np'den kp'den ve atsk'den daha değerli olmıcak.hem artık bana zarar veremez bence.... tek istediğim pişman olmamak aslına bakılırsa        (aptal kovboy)

bombalar bombalar

Ben np, sürekli ben yazıyorum son günlerde ama kader kısmet mukadderat bacım.

Size bomba bir haber veriyim burdan, Aptal kovboy bihterle tamamen barıştı.


he bir de fok balıkları çok yalnız

22 Haziran 2011 Çarşamba

Ben , kafam ve duvar

Bazen kafamı duvarlara sokmak istiyorum. Bööyle kafamı vura vura vura koparmak filan.
Neden mi;
kardeşim: senin kocaman bi götün var ğeee (burda dil çıkarıyo)
ben: siktir git başımdan götten bacak
annem(odaya dalar): düzgün konuş kardeşinle naylon prenses yoksa ben senin götüne basıcam tekmeyi

hayat zor, baya zor.

18 Haziran 2011 Cumartesi

gecenin bi yarısı

oturup salak salak şarkılar dinlersin ya , öyle bişey.
laptoptan bloga hala giremiyorum kafayı yemek üzereyim ama odamdaki külüstürü açtım burasıyla idare edicem şimdilik.
Azönce viski içtim ahahahahaha kendi kendime yere oturup güldüm ama sessizce.Annemler uyuyor diye.
Şöyle bi heyecan yaşamak isterdim mesela:


öyle yani. ama onun yerine babamın viskisini aşırıp şunu dinliyorum;
http://www.youtube.com/watch?v=KlyXNRrsk4A

heepinize iyi geceler beni okuyan varsa.
yalnız bir kızım sadece ve en iyi arkadaşıma kızgın kalamıyorum öyle yani bi dee şu 3 zibidiyi de çok seviyoruum beni bırakmasınlar , kızınca gelip yüzüme söylesinler, beni düzeltsinler, iyiliğim için beni dövsünler gerekirse. be öyle yapmaya çalışıyorum. of kafam baya güzel benim.
onu bunu bırakın da şu çocuk gelse, kaçıp giderdik mesela;


Bir daha viski içmicem abi midem bulanıyo öğğğs
son olarak; SERKAN İS MAY GÖRL SERKAN İS MAY GÖÖÖÖRLL

Aşık olmak istiyorum ben, herkes gibi işte

Farkettim ki önceki yazıda adımı yazmamışım Naylon Prenses ben.
Hala psikolojim feci derecede bozuk ama yazarak kafamı dağıtıcam.

Yaz tatili başladı, deriin bir soluk alma zamanı.Öyle değil mi ama aa. Beni soracak olursanız, hala kendini bulamamış bir ergenim. bu lafı çok kullanıyorum bu aralar ama ergenim işte. umutsuzum hala, bi anda mutlu olan, en yakın arkadaşlarıyla hayatı sevip yalnız kalınca melankoliğe bağlayan.

Bazen düşünüyorum dünyada o kadar aç, susuz, yoksul ,sakat, hasta insan var ve biz abuk subuk şeyler yüzünden üzülüyoruz. Ama oluyor bazen.
Ben mesela, zeytini unuttum unutucamunutuyorum evrelerine girip çıktım girip çıktım. Ama başardım, artık profiline bile girmiyorum.Evet, eski sevgilim hala facebook arkadaşım sor bana neden; inat yüzünden. o benim çıkarmamı bekliyor ben çıkarmıyorum, çünkü eğer çıkarırsam hala onu takıyormuş gibi olurum değil mi?

Şimdi yeni bir ümit;yeni bir kalp çarpıntısı için bir ümidim var.Sadece bir ümit, birazcık heves biraz torpil. Ne yavşama ne konuşma. Bu sefer farklı olabilir belki.Belki de olmaz, hep umutlanıyorum sonra göt oluyorum.
Neyse işte umarım olur. Çünkü birine aşık olmaya ihtiyacım var.Artık melankolik olmak istemiyorum, kelebekleri istiyorum hem de midemde.
Onun ımm şirin bi gülümsemesi var ve tüm esk, sevgililerim ibi deve gibi bi boyu. Kaç gündür bana yazmasını bekliyorum o kadar ümitsiz vakayım yani. Zaten tanışmamız da çok rezil bir durum.Ben çok rezil bi insanım ya valla araya kaç kişi soktum rezillik. Şimdilik bööyle bekliyoruz moron gibi. yazıcak cesaret bulamıyorum kendimde.
Aşık olmak istiyorum istiyorum istiyorum  istiyorum  istiyorum  istiyorum  istiyorum  istiyorum
Önünü alamadım yani. Ama umarım doğru insanı bulurum, doğru zamanda bulurum. Şuan bence doğru zaman, çünkü toparlanmaya ve yenilenmeye ihtiyacım var.
Ve bunu sağlayacak tel şey; yeni bir aşk olabilir.Tüm o klasik şeyleri hissetmek istiyorum hani filmlerdeki gibi. On sayfalarca yazmak ve göndermemek. Çikolata yemek yerine onun resmine saatlerce bakmak.
Elin tutmak sıkıca, yalnız olmadığımı hissetmek.Yanağından öpmek, gözlerinin içinde kendimi görmek, yanaklarımın kızardığını hissetmek onun için.Ona güvenmek daima, ama dişi sinekten bile kıskanmak.
Benim gibi bir naylon prenses için, plastik prensini bulmak belki de...
İstemek hoş şey, güzel şey tabii.
Şimdi böyle yazınca hayalmiş gibi geliyor. Aşk gerçekten var değil mi? Umarım vardır. Aşkı bulmanız dileğiyle.

Allah bana bir tür salaklık vermiş, gerisini koyuvermiş...

 Ben Kupa Kızı. Zaten artık kim olduğumu tahmin edebilirsiniz, zira bu blogun neredeyse 2 yazarı var: Aptal Kovboy ve ben. Naylon Prenses kendi tumblr'ıyla meşgul olduğundan bloğumuza adım dahi atmıyor ve bu yüzden ona yazdığım yazıyı görmediğine de eminim. Böyle devam etsin.
  Evveett gelelim salaklık türüme. Çoğu konuda ben de bir salaklık var mesela erkekler. Herhangi  bir çevredeki en odun, mal erkeği bulmak mı istiyorsunuz? Beni arayın. Anında ondan hoşlanırım. This is simple babe.
 

17 Haziran 2011 Cuma

aptal kovboy 29 ocaktan sonra ilk defa karameli gördü

bugün onu gördüm evet gördüm yani karameli en son 29 ocakta görmüştüm.sürekli onu görmek için can atıyodum ve oldu.ama eskisi gibi değildi bu sefer tamam onu görüceğimi duyduğumda bin saat kalbim sıkıştı yerimde duramadım ama yanına gidince her şey değişti o eskisi gibi değil pek yani aslında aynı karamel ama ne biliyim işte ya ben şu an ağlıyorum gerçekten kötüyüm ya tam diyorum unuttum en azından unutmalıyım ama olmuyor bi şekilde giriyor aklıma ben hala kendimi inandırmaya çalışıyorum onu sevmediğime aslında sevmiyorum da of şöyle ki bonomoyu ondan çok seviyorum ama karameli de seviyorum fakat eskisi gibi değil peki o zaman niye ağlıyorum? ooof kafamda yüz tane soru var ve hiçbirinin cevabı yok bende tek yapabildiğim ağlamak şu an.şapkamı taktı telefonumda başka biriyle konuştu eskiden olsa o şapkaya günlerce bakardım şimdi bi köşeye koydum duruyo eskiden saçımı bi ellemişti de ben saçıma her dokunduğumda kalbim sıkışıyodu ya şimdi niye öyle değil neden bütün gün onu izlemedim.niye bu kadar yabancı geliyor bana.ya ben cidden kötüyüm hepsinin cevabını bulduğum da yine yazarım ama şu an hiç hiçbir şeyin cevabı yok sadece ağlıyorum....

15 Haziran 2011 Çarşamba

aptal kovboy karameli çapsızı bıraktı bonomoya sardı efendim...

bu aralar çok yazıyorum sanırım ama yapıcak bi şey yok fakat çok güzel bi haberim var karameli de çapsızı da unuttum çünkü dün can bonomo konserine gitttim.ve anladım ki bir tek ona aşığım.delirdim onu görünce hatta sahneye çıkana kadar bayılıyodum bile.ama gerçekten hayranlık değil bu , aşk gibi bi şey ama sonuç olarak bu zibidiler amaçlarına ulaştı artık kimseyi sevmiyorum ve çapsıza bugün bin tane küfür ettim mutlu muyum ?evet mutluyum
ama ama ama canı özledim ühühühü :'(

12 Haziran 2011 Pazar

kupa kızı aptal kovboyu tribe sokarsa hmmm...

kupa kızının yazısını okudum ve ağladm evet evet ağladım en iyi anlıcak benim çünkü hayatımda ilk defa birini kaybetmiş olsamda bütün her şeyimi kaybetmiş gibiyim aslında. her gece ağlamak her fotoğrafını gördüğümde ağlamak da çok zor geliyor bana insanların içinde ağlayamam daha öncedende söylemiştim kendimi çok savunmasız hissediyorum ağlayınca. bu yüzden yanımda insanlar varken fotoğrafına bakmamaya çalışıyorum kafamı çeviriyorum  bazen ordan bi yerlerden görüyorsan ki bence görüyorsun alınırsın diye düşünüyorum sonra yok o beni anlıyor diyorum.... (kupa kızı yine tribe soktu beni ama bu kadar yeter yoksa klavye salya sümük gözyaşı ne varsa sele döncek )
ama kupa kızı bi şarkı sözü var biz onu unutmayalım bence her şeye rağmen "gülmek için yaratılmış gözlerde yaşlar niye" ;)

aptal kovboy yine saçmalıyor efendim...

biz de dün mezun olduk işte böyle hepimizde topuklular elbiseler coştuk gitti.okuldan gitmeyi hiç istemesem de iyi yanları da var tabi bihteri ve arkasında sürünen kaşar takımı bir daha görmemek gibi mesela yani... ama arada okula gidip ikinci banka oturup karameli düşünmeyi planlamıyor değilim.zaten mezuniyete gelicekti gelmedi çok moralim bozuldu baya moralim bozuldu ya önümü alamadım.bu çapsız malı da aptal kovboyla sinema olayı hayatımın hatasıydı demiş üzülmedim mi? kalbim biraz kırılmadı mı? gerçekten tadım kaçtı.aslında mezuniyette onunla konuşmamayı planlıyodum ama ama ama tabi ki dayanamadım.ayrıca atsk olmayınca olmuyo çapsız bi şekilde hayatımda yapcak bi şey yok.yaa amına koyiim karamel hayatımdan çıktı 29 ocaktan beri görmüyorum ama çapsız hala hayatımda bu nasıl oluyo ya nasıl nasıl tanrım kara bahtım kör talihim.bu arada artık çapsızdan karamelden ıııım sonracıma ne biliyim bi çok şeyden daha büyük bi aşkım var "can bonomo" adama aşığım yani yakında karameli çapsızı değil de onu anlatırsam şaşaırmayın salı günü görücem aşkımı konseri var uuuuv.hayat arada güzel olamıyor mu ? evet olabiliyor yani.
ayrıca dün kuzenime gittim(2 aylık bebişi var) tamam çocuklardan nefret ediyorum ama belki bebekleri sevebilirim diye düşündüm.ay kafamı gergedan siksin nerden düşündüysem.aptal şey üstüme kustu delirdim evin içinde çırpındım ağlıcaktım resmen.ve bi daha o aptal şeyi 1 yaşına gelene kadar kucağıma almamaya karar kıldım.çocuklardan neden nefret ettiğimi ben de tam bilmiyorum ama çok salak aptal mal gereksiz şeyler bence hele ki bebekler ııııy kusuyolar be.ikisi de benden uzak allaha yakın mümkünse
ooooyş böyle yani...
bayanbayan :)

Kaybetmek, Kaybetmek, Kaybetmek...

  Başladığım hiçbir yazıyı bitiremedim ve bu 4. olacak gibi. Canım çok sıkkın, isyan ediyor artık. Bu gün iki kişiyi kaybettim. Çok mu yakındılar bana? Hayır ama yine de üzgünüm, kalbim kırık. Biliyorum çünkü bir yakını kaybetmek nasıl bir şey; daha küçücükken öğrendim. Hem zaten belki küçükken kolaydı her şey. Şimdi biliyorum, annem ağlayacak; hem de çok. Anneannem,babam da öyle. Çünkü ölüm de, küçükken karşıladığımız gibi değil. Dedemin öldüğünü öğrendiğimde 6 yaşındaydım ve resim çiziyordum. Bir telefon geldi, annem ağlamaya başladı. Anladım, nasıl yaptım bilmiyorum ama anladım. "Dedem öldü mü?" dedim. Başını salladı sadece. Öylece kaldım önce. Sonra gidip resmime devam ettim. Nasıl olsa o beni görürdü. Hem bir gün yine buluşmayacak mıydık? Babaannemi ve Beruş'u kaybettiğimizde öyle dememişler miydi bana?  Ama sonra özlemeyi öğrendim. Yaşarlarken hissetmediğin yokluklarının, onlar yokken kalbini nasıl sarstığını öğrendim. Bir kere daha onları görebilmeyi, parka gitmeyi özledim. Ben onları özledim...
  9 Yaşındayken de diğer dedemi kaybettim. Bu beklenen bir ölümdü ve ben de bunun farkındaydım. Yine de tutamadım kendimi, şok oldum. Sabah uyanınca babamın o üzgün yüzünü, annemin yokluğunu görünce anlamalıydım. Ama olmadı. Babam bana söylediğinde anladım ancak. Unuttuğum ölümün, tekrar dirildiğini anladım. Bu dünyanın benden sürekli birilerini çaldığını ve çalacağını...
  Belki bu yüzden böyleyim ben. Babam telefonu her geç açtığında, ya da açmadığında "ya ona bir şey olduysa" diye düşünmemin sebebi bu. Kanıma işledi birilerini kaybetmek, özellikle yakınlarımı kaybetmekten korkmak. Ne yazık ki ben artık o Küçük Kız değilim. Kaldıramam çok sevdiğim birinin ölümünü... Hele kendimden çok sevdiğim insanlar varken, düşünmesi bile korkunç geliyor; ellerim titriyor, kalbim sıkışıyor.
  İşte bu yüzden he gece dua ederim ben. "Tanrım sen annemi babamı ve tüm sevdiğim insanları koru" diye. Kendimi sayma gereği duymam yine de, Çünkü onları kaybetmek, bana bir şey olmasından bin kez daha fazla  acıtır canımı. Bu yazıyı okursa, Aptal Kovboy üzülür biliyorum, ondan çok özür dilerim. Ama onu üzmek değildi amacım hatta ilk defa böyle oldu, ellerim kalbimi aştı ve kendi kendine yazdı resmen.
  Belki de ikimiz, bu yüzden böyleyiz seninle. İçimizdeki acıları dışarı vurmaktan korkup saçma neşelerin arkasına sığınıyoruz. Kimse için değil, kendimiz için aslında. Çünkü bazı acılar öyle derin ki; oynadığımız bu oyunları bırakırsak içine çekiliriz yavaş yavaş...
  Geçen gün dedemi görmüş rüyasında annem. 6 yaşında kaybettiğim, babamın babası olan. Anlatırken ağladı, çok canlıydı dedi. Sarılmış doya doya, bırakamamış... Ah dede, benim bir kere bile rüyama girmedin öldükten sonra. Çok mu gördün kendini bana? Büyüdükçe anladım ben seni. Sen hasta ve yatağından kalkamazken; beni kırmayıp saklambaç oynadığını, bu yüzden yataktan düşüp daha da kötü olduğunu... Babaannem de öyle keza, onu hiç tanıyamadım neredeyse. Ama tanıyor gibiyim onu. Anlattıklarına göre babama benziyorsun çünkü. Ben de babama benziyorsam eğer, senden de bir şeyler barındırıyorum demektir. Sadece bunu kendim fark edememek üzüyor beni.
  Çok uzun yazdım bu sefer. Okunsun diye yazmadım ama. Kendimi anlattım. İsteyen okusun, isteyen geçsin.
Ve son olarak,küçükken yapamadığım vedalarımı buradan yapmak istiyorum, kaybettiğim bütün insanlara "güle güle" diyorum içimden. Eğer bize küçükken anlatılanlar doğruysa, yine görüşeceğiz. Şimdilik orada mutlu olun.
                                                                     Hiçbirinizi unutmadım, Kupa Kızı.

10 Haziran 2011 Cuma

Ortaya karışık

Öncelikle uzun süre sonra bloga girmenin mutluluğunu yaşıyorum :).Oldu baya gerçi  ben günlüğüme yazmıyorum blog nereye :P neyse işte.Başlayalım:
Diğer yazılara yorum yazmadan önce.Mezuniyeti yazmalıyım!!
Şimdi öyle şunu yaptık bunu yaptık diye yazmayı çok istesem de olmaz,baş şişirmeye gerek yok.Ondan birkaç not düşelim.Öncelikle hepimiz yakıyorduk lan!Cidden yani ben beğendim.((Fark ettim ki adımı yazmamışım ben Atsk))Bihterin konuşmasını istemedim hala da istemiyorum.O konuşma Kupa Kızı'nın olmalıydı.Ama bihter de güzel konuşma hazırlamış yani en azından bizi ağlatacak kadar.Sonra o rehberlikci konuşmayı öğrensin.Lan otu boku birbirine kattı.O kep atmada berbattı.Veliler girdi araya :P. Ama sahneye çıkmamız süperdi lan götüm kalktı :D.
Şimdilik bu kadar yorum.Bizimkilere de bir şey kalsın ;)

Ve şimdi diğerlerine yorumlar.Ya 1 mayıs için kendime kızmıştm.Ama asıl onlara bırakmamak için gitmem gerektiğini anladım.Yani devam!!Ve yeni fikrim de Anıtkabir'e yürüyüş düzenlemek :)

 Aptal Kovboy sana şu çapsızı bırak demekten yoruldum lan!O çocuk bela makinesi gibi!! :P Lan hepimiz öyle ya da böyle sevdiğimiz çocukları bıraktık ama sen akıllanmıyorsun!Yok abi yok olmayınca olmuyor!!Bak bana Michael kimmiş?!Beyinsizin teki!!!

Kupa Kızı döşe anam döşe rezillikleri.Ben sizinkileri anlatıyor muyum lan?!!! :P Hem ben olmasam sen kime bu kadar gülücektin :D ;) Rezilliği iyice ele aldım lan!Ayrıca dondurma olayını abartmasak kanka ;)

Ben çok kıskanç ve üşengeçim.Neden mi? çünkü hala mezuniet elbisemi çıkarmadım böylece üşengeç oldum.Sonra el alemin fotolarına bakıp bakıp lan biz niye bunu yapmadık diye kııskanıyorum.

Evet yeterince saçmaladım artık ben göçer!!

5 Haziran 2011 Pazar

Selam, ben küçük bir kızım; Sınavsız Okullar, Gay Olmayan Tatlı Çocuklar ve Erimeyen Dondurmalar İsteyen

  Bana gelip sorsalar; "Hiç Erimeyen dondurma bulunacak ya da Dünyada barış sağlanacak, hiç savaş olmayacak, birini seç." Bir saniye tereddüt etmem, erimeyen dondurma derim. Hep parmağıma akıyor ya. Sonra onu yalasan ayrı bir dert, peçeteyle silsen ayrı. Yalasan; sonra elini yıkaman gerek çünkü ben yalanmış parmakla oturmayı sevmiyorum. Dondurmayı genelde dışarıda yerim; e dışarıda elimi nerde yıkıcam? ayrıca sevmediğim başka bir konu; dondurmayı yerken, biriyle gözgöze gelmek. Tanrımm, şu hemen eriyen dondurmalardan almış ve dondurmaya karşı bir aşk beslemeye başlamış; tam "Benimle evlenir misin Johnny?" diyecektim ki o erkek yavşakla gözgöze geldim. Onu tanımıyorsanız, en baştaki yazılarımızı okuyun. Neyse işte ben böyle eriyen dondurmayı yalarken ona bakmak hiç de hoş değildi, cidden. Peçeteyle silince de elim yapış yapış oluyor. Tam  böyle bir sorununuz varken, kalkıp size annesiyle kavga edip sevgilisinden ayrıldığını, aynı zamanda babasının onu evden kovduğunu bu sebeple kötü yola düştüğünü anlatan  birini anlayamıyorum. Yani. "Lütfen". "Burada dondurmam eriyor, tamam mı?"
                                                                       *
   Başka bir sorun; tatlı çocukların gay çıkması. Hayır yani gerçekten, geçen gün 17-18 yaşlarında bir çocuk Carousel'in önündeydi ve "kumraldı."  Taparım filan yanii. Ama çocuğun telefonu çaldı, o da açtı. E tabi yani, telefonu havuza atıp ispanyol şivesiyle ingilizce küfür etmesini beklemiyordum zaten. Lakin o açıp " Nerdesin kıjım sen? Hani bi saat oldu gelmiceksen söyle de bilelim." dedi. Ama "geyce" dedi. Bana göre bu çok büyük bir kayıp yani. Yine de saygı duyuyorum, cidden. Cinsel seçimler konusunda kimseyi yargılamam, en azından erkekleri. Ama bazılarına çok üzülüyorum çünkü biz kızlar, dünya yüzeyinde bulunan böylesi güzelliklerden mahrum bırakılıyoruz. Vee lezbiyenlere gelince. Yo onlardan korkuyorum. Gerçi o da bi seçim ama bana göre değil. (hem dee hiçç) Hadi ama bi gayla konuşmak çok güzel olabilir (Yakışıklı, model, Taş vb. sıfatları yoksa). Evet bu bir ilandır; bana gay bir arkadaş arıyoruz. Mümkünse yakışıklı olmasın, komik olsun, gay olduğu hafif belli olsun ki babam "Kim o velet?" diye soramasın. Harbi arıyorum ama. Aa bu benim lan derseniz benle iletişime geçin.
                                                 Vee öptüm sayın, gömdüm bayın  K.K

2 Haziran 2011 Perşembe

Mutlu Aşk Yoktur...

İnsan her şeyi elinde tutamaz hiçbir zaman, 
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını,
Bir haç olur gölgesi.
Ve sarıldım derken mutluluğuna, parçalar o şeyi.
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur...


Güzel aşkım, tatlı aşkım, kanayan yaram benim.
İçimde taşırım seni, 
Kanayan bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden,
İzler geçiyor bizleri;
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri...
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için,
Mutlu aşk yoktur.


Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye,
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek.
En küçük şarkı için,
Nice mutsuzluk gerek.
Bir ürperişi, nice pişmanlıkla ödemek.
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine,
Mutlu aşk yoktur.


Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin.
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara,
Bir tek aşk yoktur,
İz bırakmasın insanda.
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da,
Bir tek aşk yok, gözyaşı dökmeksizin.
Mutlu aşk yoktur ama; böyledir ikimizin aşkı da...


                                                                                                         Louis Aragon


  Ben ba-yıl-dım! Dizeler tek tek incelendiğinde çok ince düşünülmüş bir şiir. Gerçi Louis Aragon vatanına bağlılığıyla tanınan bir şair, bu şiiri de ülkesine yazdığı söyleniyor ama kim inanır?

                                                                                       K.K

1 Haziran 2011 Çarşamba

Son 3 Gün.. Yada 2 tam bilmiyorum...

  Selam ben Kupa Kızı,  evet başlıkta yine zekamı konuşturdum. Söze bugün okuduğum bir sözle gireceğim: " Herkes iç don giydim sanıyor, jartiyer giydim kimseler bilmiyor..." Neden böyle lafa girdim ben de bilmiyorum ama hoşuma gitti anlayın işte.
   Çok garip rüyalar görmeye başladım. Geçen gün bir gemi batıyordu, dedim okumayayım hep boktan şeyler çıkıyor, sonra dayanamadım açtım okudum. Tam çıktı yani "bir yakınınızı kaybedeceğinize işarettir." Peki bugün ne gördüm? Bizim iki salak Aptal Kovboy ve Naylon Prensesle gittiğimiz gitar hocamız kuaför dükkanı açmış adı da "derinsu" Kuaför aynı zamanda lunapark ama, içerde oyuncaklar filan var. Neyse efenim peki bilin bakalım başka ne gördüm? BURNUMDAN  BEŞŞ SANTİMLİK BİR KIL ÇIKMIŞ. yok yeminle abartmıyorum beş yani, ister inanın ister inanmayın psikolojim bozuldu.
     Bir arkadaşım var, adı x. Sevgilisi vardı o da y. Birlikte kolkola gezerler, bilinmeyenlere doğru yol alırlardı. (yeni test çözdüm de) İşte bu gerizekalı Y, Xi üzdü. Ayrıldılar. Ben de faceimi dondurmuştum, ATSKdan giriyodum o zamanlar. Dedim şu çocuğu bir ekleyeyim. "Tanışıyor muyuz?" dedi. Bir tepem attı. Yok yani, erkek arkadaşımı eski erkek arkadaşımla yatakta basmışım gibi. Tabi bu gay bir ilişki oluyor, her zaman demişimdir "Bir kadınla aldatılmak, erkekle aldatılmaktan iyidir". Ha kadınla aldatsa geçirmez miyim? Elime geçirdiğim ilk oklavayı(ki heryerde oklava olmayacağı için sivri olan herşey olabilir diyelim.) hiç müsait olmayan yerlerine geçirerek bir ömür boyu çocuğu olmamasını sağlardım ki bu işine gelebilirdi. Prezervatif harcaması azalırdı şak diye. Üff neyse, "tanışıyor muyuz?" dedi. İçimden şunlar geçti: " Sen kime tanışıyor muyuz diyosun göt suratlı? Sen kimsin ki bok kafalı it? Senin .................." Noktalı bölümler çok uygunsuz ama yaratıcı. Yaratıcı küfür etmekte üstüme tanımıyorum ama ne yazık ki bu bir yetenek alanı değil. Tabi hafifletilmiş küfür içerikli bi mesaj yazdım, sonra da bastım engeli. Sor bana pişman mıyım? Yoo dostum yooo haketmişti.

   Bir gün, bu blogla ünlü olursak ( ki bu ihtimal benim bülent ersoyla evlenme ihtimalimden bile düşük kanımca) telif hakkını üstüme istiyoruz. Evleneceğim adamın evini üstüme yapmasını istemeyebilirim ama bunu istiyorum. O blog beeenim olmalıı. Bütün bloglarıı isstiyorum.
                                                                                                                         Yazan : İçimdeki Hürrem