Bu Blogda Ara

3 Ağustos 2012 Cuma

yalnız bıraktınız pislikler

çok ezik kaldım ben oralarda.sizin haberiniz yok tabi.tek bıraktınız beni. bak sizi http://aptalkovboyy.blogspot.com/ 'a çok fena bekliyorum.kahveleriniz falan da hazır hani.bir gelmenize bakar.

hatırlatma: e-mail >>> aptaldörtlü@hotmail.com .    aklınızda olsun diye diyorum.kocccaman öptüm bak.



                                                                                       aptal kovboy*

13 Haziran 2012 Çarşamba

Ne hakkında yazacağımı... Buldum

  Şu aralar en çok hissettiğim şey yalnızlık. Hatta bunun için şiir bile yazdım ama bence kimse görmemeli. Saat sabahın üçü ve ben açım. Seçeneklerim bilgisayarı kapayıp uyumak, tıkınmak ve ya resmime devam etmek. Doğru seçenek, hiç birini yapmayacağım.
   Küçüklüğümden beri birinden hoşlanmadan duramam. Hani hiç olmadı dizilerdeki karakterlerden hoşlanıyordum o derece maldım. (Arada hala yapıyorum) O kadar zamandan sonra şu an kimse yok, hiç kimse. O boşluğu size anlatamam, bazen çok güzel geliyor. Hatta belki de dünyadaki en eğlenceli ve özgürce şey gibi, tek olmak. Niye böyle programlandım bilmiyorum ama bu düşüncelerim en fazla 5 saniye sürüyor. Düşünecek birini istiyorum, bünyem istiyor. Hayat amacım yok oluyor sanki, ki zaten yok nereye yok olsun. Ya da var mı lan? Şu pin kodu mu ne var ya, orada "çevrenizdeki insanların hayatını güzelleştirmek çıktı. Boşuna "içelim güzelleşelim" demiyorum, kanımda var işte. Evet saçmalamaya geldim bundan sonra da hep bu şekilde yazmayı planlıyorum aslında. Neyse, hepinize iyi geceler öpücüğü yolluyor ve kaçıyorum
                                                                                                        -KK.

10 Haziran 2012 Pazar

Bir sorum olacaktı

   Sizce kendinden küçük bir çocuktan hoşlanmak caiz midir? çocuk büyük dursa, uzun olsa, sizden bi yaş büyük kızlarla çıkmış olsa, fikirleriniz uyuşsa ve yakışıklı olsa bile? Kafam çok karışık bloggerlar yorumlarınızı bekliyorum

2 Haziran 2012 Cumartesi

Mim varmış!

Sevgili Enes bizi mimlemiş. O zaman çok teşekkürler ediyoruz ona burdan, annesine babasına ve hala kızına selam ediyoruz.
  
   Mimin konusu bizi mutlu eden şeylermiş. hmm. Beni neler mutlu ediyor lan? Çikolata? Kıvanç Tatlıtuğ? Tamam ben size bir sıralayayım.
Yürümek:
  Yok hani cidden mutlu ediyor, kendime geliyorum. Ama trigliserit attığım için de olabilir. Ya da kilo verdiğimi düşündüğüm. Çok yürürüm, bu sene pek yürüyemedim fakat ki kışın acısını yürüyerek yazın iyice çıkaracağım
Resim Yapmak:
  Aslında şu an aklıma almam gereken yağlı boya takımı, ince ve orta fırça ayrıca 2 adet büyük tuval, onların masrafı geldi ve içime oturdu kamp kurdu. Olsun canım şey yaparız, biten boyalardan alırız. Yaa ama var ya tek renk küçücük boya 4 lira tabi bu ülkede sanatçı yetişmez
Dans Etmek:
  Dansımı görmenizi isterim gerçekten. Güzelliğinden değil, saçmalığından. Eğleniriz ama gelin siz beraber ederiz hatta bir ara
Kitap Okumak:
  Bayağı severim okumasını, çoğu insan tipimden beklemez belki. Hatta sınav zamanı kitap okumaktan sınava çalışamıyorum o yüzden sınav zamanı almıyorum. e benim yılda 8 hafta sınav haftam var? Al sana bu ülkede neden kitap okunmuyor bunu da açıkladım (Kendimi yine de muaf tutuyorum ha)
Arkadaşlarımla Olmak:
  Bu belki de başta olmalıydı. Arkadaş takıntım var benim. Onlarsız yapamam gibi hani, bir şey olduğunda ilk onları ararım her şeyimi anlatırım. Bir kaç tanesini kendimden çok severim elimden geleni yaparım. Tabii bir araya gelince komedi programı tadına geldiğimiz bir grubumuz var, aptal dörtlüyü de barındıran. Herhalde beni en mutlu eden şey bu
Şiir Okumak/Yazmak:
  Yazma konusunda o kadar iyi değilim herhalde ama okumayı çok severim. Kitaplığımın bir bölümü sadece şiir kitabı, çoğu ezberimde. Mutsuz olduğumda da açtığım ilk şey de Özdemir Asaf. Şu aralar da hafif bunalımdayım aslında. Neyse.

                     mim için Enes'e çok teşekkürler, öpüyorum KupaKızı

27 Mayıs 2012 Pazar

Yoktum ama hayatım devam etti yani

  Hmm tahminimce bir ara hoşlandığım çocuğun sevgilisinin yanında çocuk için "ayy çok tatlı ayy ay el salladım ya yupiii" diye bağırmamı, kızın da "Yalnız o benim sevgilim" demesini, sonra olayı unutturmak için başka bir çocukla çıkıyor gibi yapmamı ama o çocuğun  da gerçekten çıktığımızı zannetmesini biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız da öğrendiniz, hayırlı olsun.

 
   Olaydan bir süre sonra, üst sınıflardan bir kız arkadaşıma gidip "Şu kızın adı ne? hmm hoş kızmış" dedi. Tam bi hafta sonra, aynı kız bu sefer sevgilim olup olmadığını sordu. Yine tam bi hafta sonra tuttu beni "arkadaşım senden hoşlanıyor" diye çocuğu gösterdi. Ben de "ee gelsin tanışalım" dedim. Sonuçta "Arabası var mı? Babası ne iş yapıyor? Çiçeğini de alsın ailemden istesin" de diyebilirdim ama dememişim. Çok mantıklıca olmuş bu.
  Neyse efenim ondan bir mi iki mi kaç hafta sonra yine bir cuma günü (olaylar hep cuma oldu yemin ediyorum kaderim cumaya yazılı) geçmiş doğum günümü kutlamak amacıyla arkadaşlarla Taksime gittik, kafaları çektik beraber. Sonra bir kaç kişi olayı abarttı, en son bir kız merdivenlere oturup "yupiiii" diye bağırarak aşağı kaymaya çalışıyordu. Tamam ben de biraz kötü olmuş olabilirim ama ben bile o kadar olmadım inanın ya.Neyse daha sağlam olanlarımız tuttu bizi ortak bir yere götürmeye çalıştı. Sonra "Okula gidelim oradan bir şekilde dönerler" dediler ve ayık olmama rağmen "sen kaybolursun" diyerek boşu boşuna okula götürdüler.
    Okulda şu benden hoşlanan çocuk da vardı. (Ona Alman desek olur mu? Annesi Rus babası Sırpmış ama ben neden Alman dediğimi anlatacağım) Biri arkamda "merhaba Kupa Kızı" dedi. Bir an algılayamadım arkama döndüm, aha çocuk, tekrar önüme döndüm. Allahım ne kadar ameleyim ya. Sonra tekrar arkamı döndüm "Sen de tam zamanını buldun ama ya" dedim gülerek, o da "Biliyorum içmişsiniz" dedi. Nerden anladın diye sordum, "Arkadaşlar söyledi bir de çok belli baksana gözlerin kayıyor" dedi. Bir de ben içince ağzımı yayarak konuşuyorum, Yıldız Tilbe'ye benzetiyorlar ki ben iyi olduğumu hissetsem de "Kuyruklu yıldız bile ağzından daha az kayıyor be" tarzı iğrenç espriler duyuyorum. Her neyse oradan eve gittim ve sarhoş olduğumu çaktırmama deryası başladı ben de. Akşam misafir vardı, babam "Sen de şarap içersin değil mi" diye sorduğunda "Yok hayır cıks vallahi olmaz" dememle "Dışarda mı içtin kız" demesi bir oldu ama adam şaka yapıyormuş. Bir anda nabzım 100e fırladı yemin ediyorum.
   Hikayemizin devamı da var sevgili okuyucular, ama sınav haftamdayım bitsin sizinleyim. Bir hafta dayanın hepinizi öpüyorum
                                                                                                             -KupaKızı

30 Mart 2012 Cuma

Seni Seviyorum

  Ve sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim. Geçemem zaten, olayın kötü yanı bu bence. Seni sevmekten vazgeçemem. Her gün kalbimdeki boşluğu doldurmak için elime bir fırsat geçiyor ve ben bile bile yine seni seçiyorum.
  Gidebilsem keşke. Bambaşka bir yere, farklı bir ülkeye, farklı bir dile, farklı insanlara. Yapamıyorum ya, yapamıyorum işte. Hoş senden vazgeçebilsem de gidebilir miyim tartışılır. Neden bu kadar bağımlıyım ki sana? Ve sen neden bu kadar bağlı olduğumu düşünüyorsun ki sana? Böyle düşünmen de sinirimi bozuyor, güçlü durmak istiyorum anla işte. Sadece dünyaya göstermek için senden geçmiş numarası yapabilirim ama bu beni öldürür. Gitme be, ben git desem de kal sen. Ben "güçlüymüş gibi" gözükeyim, sen gitme. Kalbini kırmak istememiştim ama kırdım işte, hep yaptığım şey değil mi? İyi oldu diyorum bazen, gerçekten iyi oldu. Söyleyemediğin her saniye yüreğinde patlıyor çünkü.
  Merak ediyorum neden tek olamıyorum ben. Neden kendim harici herkesi seviyorum. Onlar gittiğinde kafayı yiyorum, ruhumun cesedini bedenimde taşıyorum. Gerçekten zor, seninle de yapamıyorum sensiz de. Gitmesen be, gitmesen

27 Mart 2012 Salı

Çocuğun sevgilisinin yanında çocuk için "çok tatlı yaa" diye bağırmayın bence

  Şimdi şöyle ki, benim semtimin iki tane servisi var ve benim arkadaş olduğum insanlar o diğer serviste. Son sınıflar okula gelmeyince servisler boşaldı, ben de diğeriyle gideyim dedim. Eskiden bana yazan ama benim "yazamadığım" bir çocuk vardı, el salladım ona. Sonra da bağırdım "Oğluuuum el salladım laaan çok tatlı yiaa" diye. Sevgilisi o servisteymiş, dönüp "yalnız o benim sevgilim" demiş, duymadım. İnsanlar beni susturup olayı anlattılar. Kızdan özür filan diledim. Direk çocuğa mesaj attı aten. Aşırı rezil oldum oğlum ya. Hadi onu geçtim bizim mallar "başkasıyla çıkıyo gibi yaparsan bişey olmaz" diye, birini buldular.
  Sadece sarılarak yürüyeceğiz filan, onlar da görecek. İlk turda o çocuk (Hadi adı nehir olsun) da okulun çevresinde dönüyormuş ve ikimiz de aynı yönde döndüğümüzden bizi göremedi. İkinci de "Çocuk kantinin önünde oğluum" diye bağırdılar, kantinin içindeymiş görmedi. Üçüncü de elma yiyordum, zorla dışarı çıkardılar çıkıyormuş gibi yaptığım çocukla(onun adı da aslı olsun. İkisininki de kız adı oldu ama bağlantı kurarsanız gerçek adlarını bulabilirsiniz. Şey gibi hani işte "iyi bir çocuk olursanız şirinleri görebilirsiniz.") yine görmedi. En son "Yeter ulan tek gezeceğim" diye Aslı'yı yanıma almadım, bahçede direk Nehir'le gözgöze geldim. "Aslı'yı bulun oğluum" yaptım, çocuğu getirdiler baktım ortada Nehir yok. Sıkıldım "kadere sıçayım ne bok olursa olsun " diyerek uzaklaştım, Nehir'in en yakın arkadaşını gördüm. ama galiba Nehir'in sevgilisi bizi görmüş. Tabi onlar görsün diye Aslı'yla dipdibe dolaşırken müdür de aralarında olmak üzere bir çok hoca, "görmemesi gereken insan tipi" bizi seyretti. Çocukla çıkmıyorum ama okulda hocalara sorsak "hangi öğrenci biriyle çıkıyor" diye, ilk beni söylerler. Böyle mal haller. Aslı da gerçekten çıktığımızı falan düşünmeye başladı, çocuk tam bir öküz bi dahaki postta yaptığı öküzlükleri de anlatacağım. Ayrıca Nehir'in sevgilisi Aslı'yla çıkmadığımızı gayet anladı ikinci günde. Söyleyeceklerim bu kadar efenim, hepinize iyi akşamlar
-KupaKızı

17 Mart 2012 Cumartesi

itiraf ediyorum vol.2

  Küçükken komşu bizi kahvaltıya çağırmıştı, annem de gitmiş börek almış kendi yaptığı kekleri koymuştu. Benim yaşımda kızları da olduğundan hemen gitmek istedim, annem de tabakla yolladı beni. Fakat ki kapıyı çaldım, çalarken böreklerin yüzde 70ini yere düşürdüm ( bir kere de tepsiyle ışıkları kapatmaya çalışmış çayları üstüme dökmüştüm ona da geleceğim) O anda annemin "Allah senin belanı versin nasıl düşürürsün o börekleri" nidaları ve elde bi terlik eşliğinde beni başkasının evinde kovaladığı film sahnesi beynimde cirit attı. Hoop eğilip aldım yerden börekleri tabağa koydum, kadın açtı kapıyı. "Ay niye zahmet ediyo bu senin anneciğin yia" diyerek aldı elimden. Kahvaltı boyunca vicdan azabı çektim, "yemeyin pis öcülü onlar mikrop kapcaksınız yaa yemeyin" diye bağırmak istedim bir cüneyt arkın misali. Fakat ki ben hariç herkes yedi galiba, ben de çok az şey yiyebildim. Saçma ama bugün dahi suçlu hissederim o gün için

Sportif Baba

  Şimdi şöyle ki babam yaklaşık bir yıl önce sigarayı bıraktı. Bugün de ağırlık almış beşer kilodan, artık spora da başlayacakmış "sigarayı bıraktıktan sonra sporsuz olur muymuş", "Sen onların altında ezilirsin beaa" dedim, "iyi halt yemişin sen" dedi bana. Buradan da anladım ki babamın akıl sağlığı iyi değil. Hep farkındaydım aslında da bugün tescilledim işte. Olsun be baba iyi adam sayılırdın
                                                                                                       -Kupakızı

14 Mart 2012 Çarşamba

kişisel blog tarzı oldum sevgilim.

aptal dortlu bloguna çok bağlı olsam da yeni ve kişisel bir blog edinme ihitiyacı duydum.buraya da devam ederim ama siz rahat olun.hadi ama sizi oraya da bekliyorum http://aptalkovboyy.blogspot.com/ şekli :)

-aptal kovboy

12 Mart ve Mustafa Topaloğlu

   12 Mart ne idi? Ne idi ne idi? Türkü yaptım ya şuan. Aptal Kovboyun "mutlu kuş günleri" idi efenim. Aptal Kovboyun sınıfında bi arkadaş "ya çok saçma değil mi ya happy bird-day mutlu kuş günü ne alaka ki" cümlesinden buraya ulaşıyoruz. Evet pazartesi Aptal Kovboyun doğum günüydü!
  Okulum evine tam 4 dk olduğundan çıkışta hemen Aptal Kovboya gittim ( Şimdi benim pek yön hafızam yok. Kovboyun evine gidebiliyordum ama dönemiyordum. Okuldan ilk 3 gidişimde de yol sordum, ama artık alıştım  önümüzdeki maçlara bakacağız) Aman bir eğlendik öldük yerlere yattık diyemeyeceğim yok çünkü öyle bi dünya, yarım saat kalabildim zaten. Yine de amaç bir arada olmak değil mi efenim? Yaz gelsin gerçekten çok pis amaçlarım var ya, bugün de yine okula gitmedim hasta gibiyim. Kaç gün oldu demeyin ben devamsızlıktan kalacağım galiba. Neyse işte, buradan da o şebeğin doğum gününü kutluyorum iyi ki varsın maymun!
                                                                                                          -KupaKızı

Naylon Prenses ve şiiri

  Hatırlıyorum da, Naylon Prenses'le aynı sırada oturduğumuz bi din dersinde dünyanın en saçma şiirini yazmıştık. Aklımda tek bi mısra kaldı o da "Paris Hilton göt sever" cümlesi. Din hocası kağıdı elimizden şak diye çekince ben de bi "sıçtık yok ben artık intihar ediyim öleyim ya ben o kız da sevinir ha ölünce"  modu olşutu. Fakat ki Naylon Prenses esnedi, Kafasını eline dayayıp hocaya baktı, kadın da şiiri okumadı. O gün bugündür kadını çok seviyorum, ama NP hala benim için bi gizemdir insan nasıl sakin kalır lan öyle bi durumda

10 Mart 2012 Cumartesi

Hoşlanmak istemediğin kişilerden hoşlanmak çok iğrenç

  Neden hep kavgalı olduğum insanlardan hoşlanıyorum ya ben? Evrene yolladığım mesajlar mı bozuk lan?

3 Mart 2012 Cumartesi

Uyuyordum ama yani

  Geçen gece uyanıp su içtim, sonra bardağı boşluğa bıraktım. Galiba hayalimde bir masa vardı. Tabisiki bardak paramparça oldu gecenin ikisinde annem "KupaKızııı iaaa nolduuuu" diyerek odama girdi, çünkü bi de galiba bi şey devirdim. Ben de "ııaahh" diyerek kıçımı döndüm ve uyumaya devam ettim. Ben küçükken bir kere hırsız girmeye çalışmıştı, sabah 5 gibi annem balkondan kaçan hırsızlara "hayvanlaaaar" diye bağırıyordu. gittim "noluyoo yiaa" dedim, annem "hırsız giriyordu kızım" cümlesiyle cevapladı beni. Ben de "Ya bana ne ya bana ne ki bana ne? insan biraz susar ben kalkıp altı buçuklarda okula gidiyorum bunu biliyor musunuz ha biliyor musunuz " diyerek yatıp uyumuştum. Beni tek uyandırabilen şey sanırım Aptal Kovboyun üstüme atlayıp zıplayarak "Uyaaaan" diye bağırması. Özledim oğlum seni
                                                                                    -Kupa Kızı

25 Şubat 2012 Cumartesi

bir kuş boku gördüm sanki.

gayet hoş bir ortam.herkes gülüyor,eğleniyor.coşku çok yüksek.arada şarkılar falan kopuyor.muhabbet almış başını gitmiş.bir neşe bir neşe.ve ardında bir ses geliyor.ŞAAAAAP! herkes irkiliyor."ne oldu ya?" tarzı sorgusala bağlıyor,gözler aynı anda ATSK'ye yöneliyor.sonra da koluna."o ne o? şeeey o yeşili diyorum.kuş boku mu o?" ve evet tam bu noktada kahkahalar yükseliyor.birileri arkasına dönüyor "abi bana göstermeyin.valla midem bulanıyor.hiç böyle kuş boku görmedim ööööhööög."diyor.birileri olayı algılıyor ve garsona "garson beeeeey bize acil peçete verin ama çok aciiiiil!" diye çığırıyor.aradan akıllının biri çıkıp "ATSK piyango,loto falan oynasana.çok coşarız."diyor.ve ATSK "lavabo nerdeeeğeee?" diye garsona acınası bağırıyor.tam burada az da biraz daha da coşuyor herkes.

piyango falan oynayaydı iyiydi be abi.


not:burdan da anladık ki mekanların üstü açık kısımlarına oturmamak gerekiyormuş.
                                                                                        

                                                                                                      aptal kovboy*

24 Şubat 2012 Cuma

böyle de bir malım.

bugün bankaya gittim ve farkına vardım ki bende banka fobisi var.sanki her an içeri kar maskeli adamlar girecekmiş "bu bir soygundur." diyecekmiş ve elindeki çuvalı bankacıya doğru atıp "doldur ulan!" diyecekmiş gibi geliyor.hatta bu yüzden bankada sıra beklerken kapıya yakın koltuklarda oturuyor,soyguncu gelirse nereye saklanacağımı planlıyorum.çok dizi,film izlemekten oluyor bu şekil galiba.küçükken de böyleydim ben.sürekli gittiğim evlerde orda olabilecek durumlara karşı saklanılacak yerler arardım.

                                                        aptal kovboy*

mim diyorsun sen?

yine bir mim ve yine enes.burdan enes'e selam olsun.başlıyorum o zaman.


soru 1:en çok sevdiğin şey nelerdir ve nelerden hoşlanırsın?
oldukça şey var özünde ama sayayım şöyle az biraz.sergi,konser,şiir matinesi gibi yerlere gitmeyi çok sever ve büyük zevk alırım.bu aralar pek vakit bulamasam da kitap okumayı çokca severim.filmlere karşı büyükce bir zaafım var.vakit buldukça izlemeye çalışır,olmadık yorumlar yapmaya bayılırım. fotoğraf çekmek de hoştur ve kalıcıdır.severim o şekil de. hayvanlarla ilgili birtakım olaylara da oldukça sempatim var.bir de aptal dörtlü ekibiyle takılmak beni çok mesut eder.

soru 2:bilgisayarda vaktini nasıl geçirirsin?
açıkcası çok da kullanmam bilgisayarı.sadece blog için giriyor tarzı gibiyim biraz.müzik dinler,bloga üç beş zırvalar,az biraz twitter'a bakarım.facebook tarzı sosyal ağlar kullanmıyorum(saçma da buluyorum çok).


soru 3:en sevdiğin filmler nedir?
bana sorulabilecek en zor soru bu olsa gerek.aşırı derece de diyemesem de izlerim bayağı bir film.ama a beautiful mind'ın yeri pek bir başkadır.dead poets society de oldukca değerli filmlerdendir.jeux de fants en beğendiğim aşk filmi sanırsam(çok aşk filmi izlemesem de bu iyi onu algıladım).fight club.... daha da  uzatmak istemiyorum yoksa önümü alamam.

soru 4:şu aralar almak istediğiniz bir şey?
bir mesaj :(    (bak üzüldüm yine)

soru 5:şu sıralar ne dinliyorsun?
bir rocknrolla olarak,taktım şu eurovision şarkımıza.beğendim de.büyük ev ablukada var bir de.çok pis kafasını yaşıyorum bu aralar.yeni olarak dinlediğim bir şeyler yok sanırsam.her zamanki gibiyim.the beatles,the kinks,multitap,can bonomo tarzı vb.


                                                                                                aptal kovboy*

23 Şubat 2012 Perşembe

Mimim var bacım gel geelll

  Sevgili Enes bizi mimlemiş. Bi kaç soru cevaplıyormuşuz galiba, buyrun cevapladım

Soru 1:En çok sevdiğin şey nelerdir,nelerden hoşlanırsın?
  Hmm. Bayağı şey var aslında nereden başlasak ki. İzlediğim bi kaç yabancı dizi var, boş zaman buldukça izliyorum moralim onlarla düzeliyor şahsen. Biri How i met your mother, biri two and a half man diğeri de Big bang theory. Dans etmek gibi bi tutkum var, gerçekten benim kadar seven az insan gördüm Aptal Kovboy nadirlerinden biri. Danstan doğan bi müzik sevdam da var, sesim güzel değil fakat ki orta düzeyde gitar çalabiliyorum, farkettim ki bi kaç gün müzik dinlemezsem moralime sıçılıyor. Karakalem yapmayı seviyorum, yağlıboya da deniyorum şu ara ama ona alışmam zaman alacak gibi. Alışverişi, yürümeyi, dışarıda olmayı hobi gibi seviyorum bırak beni yorgun değilsem akşama kadar yürürüm ki bi ara yürüyordum da. Bizim aptal dörtlü ile takılmam en büyük eğlencem, boş beleş biri olduğum için asla "işim var, dersaneye gidicem, ders çalışcam" demedim şu güne kadar. Çağırın gelirim hani. 
Soru 2:Bilgisayarda vaktini nasıl geçirirsin?
  Facebookumu kapattım asla da pişman değilim, bana göre çok saçma bir ortam. Twitterda sayılı tweetim var, daha çok tumblr çocuğuyum şu ara. Sekmelerimde blogger, tumblr ve fizy mutlaka açıktır, çoğunlukla da yabancı diziler.
Soru 3:En sevdiğin filmler nedir?
 Hmm. Bu soruya hiç net cevap veremedim. Bi kaç tane sıralayayım; Forrest Gump, The Letters from Juliet, Hangover1 ve 2, Green Mile, Seni Uzaktan Sevmek, Evdeki Yabancı, 
Soru 4:Şu sıralar almak istediğiniz birşey?
 Aklımda bir sürü kitap var onları almak istiyorum. Şöyle bir kıyafet alışverişine çıkıp mağazaları boşaltsam da hoş olur hani. Profesyonel fotoğraf makinesi, 10 kutu nutella veee renkli toğuklu ayakkabı koleksiyonu şahsen beni mutlu eder. Ki kimi etmez bilemiyorum
Soru 5:Şu sıralar ne dinliyorsun?
Nirvana- "Smells like teen spirit"e takmış durumdayım. Green Day- "Holiday", Metallica -"Fade to black", Zaz- "Les passants", foo fighters- "Kung foo fighting", Gun's and Roses- "14 years", son olarak da Beatles- "Can't buy mo love" diyor, bitiriyorum. Kim isterse kendini mimlenmiş saysın yapsın
                                                                                                    -KupaKızı

19 Şubat 2012 Pazar

Ben de kurdum hem de herkese açık selamlık

  Yani nimetleri paylaşmak güzel bence. Hiç olmadı oturur karşılarına izleriz. Enes'ten de özür diliyorum mimi gördüm ama yapamadım ben, vakit kardeşim çok çabuk akmıyor mu? Bi de mim konusunu kim bulduysa helal olsun hep selamlık kurmak istemiştim

1.)Francisco Lachowski
Aklınıza gelen ilk cümle "Yerim ulan seni" olmuyor mu? benim öyle şahsen. Ah Francisco ya sen selamlığa bi gelsen var ya valla hiç üzmeyiz seni oturturuz bi de nutella eaöğ gerisi kötü içerik

2.)Ian Somerhalder:
Kabul, Vampire Diaries izleyenlerle başta dalga geçsem de sırf senin için izledim Damon'cuğum. Sürüşüne yollar bakışına da ben hastayım. İstanbul'a uğrarsan hep buradayım senin için

3.) Çağatay Ulusoy:
Seni sırf şu burnun için bile alırım haremime. Pardon selamlığıma. çok aşırı sempatik gülüyorsun iyi hoş yani bence

4.)Zac Efron:
Küçüklüğümün unutulmaz "High School Musical" günlerinin herosu. Hala o fikrimi değiştiremiyorum bazen, şu dünyaya gelmiş en "hokka gibi çocuk"sun.
5.)Barış Kılıç:
 Saçma bir dizide oynuyorsun ama yüzünden erkeksilik akıyor resmen, o dizide çağatayla kapıştırdığım kişisin

6.) Johnny Depp:
Oyunculuğuna girmiyorum bile. Onun için bile sana aşık olabiliriz, ama üstüne boyun posun endamın da var. Çok eşşeksin johnny ya
7.)Harry Styles:
Aslında bu çocuk tam Aptal Kovboy'a göre, kıvırcık yeşil gözlü sempatik ve sürekli gülen. Aşırı şeker, onsuz selamlık olur mu ya
8.) Alp Kırşan:
Okudum Alpciğiiim okudum 2000 yıı Best Modeliymişsin. Neler duyuyoruz neler, güzel de yemek yaparmışsın. Komiktin de değil mi? Seni Adriana'ya yedirir miyim ben be, Seni de koydum selamlığıma.
9.)George Clooney:
Diyeceksiniz ki baban yaşında adam. Öyle değil işte. Yani öyle ama küçüklüğümden beri hayranım bu adama. Bakışın, duruşun mıknatıs gibisin george ya
10.) Kıvanç Tatlıtuğ:
Seni unutur muyum Kıvanç? Sixpacklerini? asla. Şu an acil düzelmen gerekse de kalb,mde yaşıyorsun ve yaşayacaksın
11.) Buğra Gülsoy:
Herkes Selim, Erdoğan derken ben Vural dedim buğra anlıyor musun? Neden bilmiyorum ama bana çok farklı gelen bir havan var

Benden bu kadar, umarım bir gün hepimizin bu selamlıktaki gibi sevgilileri hatta direk selalığı olur, öpüldünüz 
-Kupa Kızı 

18 Şubat 2012 Cumartesi

Ailenizin odunu

Merhaba.Nasılsınız,ne yapıyorsunuz?
  Uzun süre görüşmeyince bunları sorma gereği duydum.Ve artık içimi döküyorum.
Ya yazdan beri konuştuğum bir çocuk vardı hatta bir ara koptuk ama bu yine mesaj attı.Bana 'melek' diyip duruyordu sonra işte okulu ekersin ben seni gezdiririm beraber Taksim'e gideriz diyordu.Ben de hiç takmadım yani mesaj attım ama olur,gideriz,yaparız tarzında.Sonra gitti çocuk başka birini buldu.Daha doğrusu on yıllık arkadaşım gitti kendi elleriyle buldu.Tabii ben göt oldum ya isyeağnnnnnnnnnnnn!!!Bunu anlattığım insanlar da bana 'sen salaksın çocuğa yüz verseydin,yavşasaydın böyle olmazdı' diyorlar.Ama banane ben o çocuğu şimdi şuan istiyorum.O kızı bulsam var ya kafasını duvardan duvara vurup bacaklarını ayırıcam o haldeyim.Şeytan diyor ki git kıza küfür yaz,o benimdi,onu ilk ben gördüm de kız da gününü görsün.Zaten çirkin cidden çirkin ya. Ama sakin ATSK sakin.Başka konulara odaklan!
   Kendime odun dememe neden olan 2.olay da edebiyat dersinde oldu.Hoca soruyu öyle böyle derken değiştirdi ve en  'Aşka inanıyor musun'oldu.Ben de 'şimdi bu zor,yani yaşamadım şimdilik ama vardır herhalde'dedim.Sonra 'sen şiir,manzume yazar mısın' dedi ve kendi cevapladı 'bence yazmazsın sen daha gerçekçi duruyorsun öyle çok duygusal değilsindir'dedi.
Sonra kızın tekine bir kitap sordum nasıl dedim.O da bana'sana göre değil aşk var içinde'dedi. Ve ve son olarak bu on yıllık arkadaşımla oturup konuşuyoruz o bayağı bayağı bir çocuğa aşık.Ben tabii bence yenisini bul bu seni üzüyor dedim.O da bana sen nasıl böyle oldun ya çevrendeki herkes birilerine bağlandı sen de hiç potansiyel yok dedi.

Ama artık var bu son vakadan sonra ben de birini seveceğim.Yalan lan ben kimseye bağlanamam benim burcum özgürlük düşkünü ya nasıl bağlanayım :S ama o benim ya!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
                                                                                                                                         ATSK

16 Şubat 2012 Perşembe

o fotoğrafların olmayaydı giderin vardı lan senin!

evet birinden hoşlandım.hem de yakın zamanda.hem de geçen hafta.tabi sonra ne mi oldu? ben bu şahsiyeti çevremdeki insanlara gösterince kusmak için çöp kutusuna yönelenler,elini yüzünü yıkayıp kendine gelmek için tuvalete koşanlar,zevkime küfür edenler,çocukla ilgili yorum yaparken her cümlenin başına "senin amına koyayım aptal kovboy." diyenler,çocuğu gösterdiğimde " hadi aptal kovboy bana gerçekten hoşlandığını göster.geç bu şakaları." diyenler... oooo var da var.tamam çocuk tipsiz ama konuşması falan şekerdi bence.hem önemli olan hani içgüzellikti? hani lan! tabi durumlar bu olunca paşam ben bu çoccuktan tiksindim.bir de birtakım sosyal ağlarda inanılmaz kötü fotoğrafları olunca hayattan soğudum.hatta fotoğrafların hepsine bakamadım bile. "benim temiz hava almam gerek" diyerekten çıktım dışarı.ve herkese "ııııy ben ondan tiksiniyorum,hiç de tipim değilmiş.inceleyince anladım."dedim.böylece çevremdeki insanların kafasında bu olayı bitirdim.amma hala yanımdan geçince "aaaaa o!" olmuyor muyum? evet oluyorum.kısmet artık.

                                                                                                    aptal kovboy*

10 Şubat 2012 Cuma

ah ulan ah! benim niye koşup eğlendiğim,coştuğum,anlatırken çok güldüğüm bir çocukluğum olmadı?

şöyle bir düşündüm "ben neden böyle mal oldum?" diye de buldum sorunu. olay çocuklukta ! mesela birkaç örnek vereyim
  • ben küçükken bizim evin orda bir down sendromlu çocuk vardı.ve herkesi döverdi,tutup kolundan sürüklerdi falan.küçükken ben ondan deli gibi korkar sokağa çıkmazdım.bir de raporlu tımarhaneden kaçmış bir deli otururdu karşı apartmanda.bunlar ailecek deliydi.annesi bir kere kuzenimi evin kapısna kadar kovalamıştı. galiba bu yüzden ben şimdilerde dışarı çıkmak istemiyorum.asosyale bağlıyorum.
  • anaokulundayken bana yılbaşı hediyesi olarak böyle oyuncak telefonun falan olduğu bir set gelmişti ve ben o oyuncak telefonu hep yanımda taşırdım.bir gün o oyuncak telefonu arabada unutmuşum.amaaaan! babam daha 6 yaşındaki küçük aptal kovboya "arabada hiçbir eşye bırakılmaz.sırf onu almak için arabanın camlarını indirirler."diye derssel bir konuşma yapmıştı.hatta bu olay ben daha o yaşlardayken hırka vb. eşyalar için de olmuştu.ve sırf bu olayların beynime çok işlemesinden şu anda bile arabadan çıkarken her şeyi arabanın altlarına,görünmeyen yerlerine saklıyorum.ojeyi bile!
  • küçükken hep şu çizgi film karakterleri şeklinde olan uçan balonlardan istemişimdir.ama hiçbir zaman alınmadı bana.çünkü küçükken utangaç ve pek konuşmayan bir çocuktum ben ve isteklerimi pek söyleyemezdim.bundandır hala o balonları gördüğümde önlerinde 5 dakika durup bakmam "keşke şu bugs bunny'li benim olsa"demelerim.
  • daha 6 yaşındayken biriyle bahçede öpüşmüşüm (valla hatırlamıyorum.).daha sonra bunu komşu teyzenin biri görmüş ve bunu bütün herkese yaymış.bak hala nefret ediyorum o kadından.sikiiiiiik! daha sonra bunu ablam ve arkadaşları öğrenmiş.tabi ben küçüğüm çok utanıyorum,çok kötüyüm.yaklaşık 1 yıl boyunca "eğer bu işimizi yapmazsan anneme o çocukla öpüştüğünü söylerim." laflarını çektim.en sonunda bir gün anneme ağlaya ağlaya gittim. "anne hani bi çocuk var ya bizim orda göya ben onunla öpüşmüşüm ama valla öpüşmedim.ablamlar beni hep ağlatıyor.yalan söylüyorlar.ühüüüüüüü" evet aynen bu şekil anıra anıra ağladım ve tabi ki annem ablamın ağzına sıçtı.yehuuuuuu .evet bu anımızdan da ara ara ablama hala güvenmediğimi çıkarıyoruz.
  • ben daha çok çok küçükken hep "oje kanser yapıyor." dendi.tabi insan küçük olunca araştıramıyor.kanser nedir ne değildir çok net bilemiyor.korkuyor ve oje hiç sürmüyor.ve doğrudur oje sürmeye 13 yaşında başladım.bu yüzden şu sıralar bin tane oje içeren bir koleksyonum var.
  • dedem almanyadan ablama biraz büyükcene bir robot getirmişti zamanında.ve o robot benim tam yatağımın karşısında dururdu.korkudan bütün gece uyuyamazdım.acaba bu yaşta bu kadar uyumamın açıklaması bu mu ?
  • bir gün bir mağazadayız.bak mağazayı bile hatırlıyorum.lacoste.böyle aileceneğiz. mağazada bir şarkı çalıyor ve küçük kızımız (ben oluyorum o) müziğe kendini kaptırıp dansa başlar.kendisi durumu fark etmez ama çevresindekiler fark eder.ve o günden sonra sürekli bir toplulukta ona dans ettirilir.yazık lan o kıza.tamam tamam bu anımın sonucunda da yeteneklerimi insanlardan gizli besleme huyunu kaptım.
  • yine 6 yaşındayım.sokakta ablamla kavga etmişim.ablam bana bütün istanbulu kovalayarak dolaştırıyor.ve sonunda mutsuz bi son oluyor.ben bir,bir buçuk metre derinliğindeki çukura düşüyorum.hem de yüzüstü.gözümün çevresi berbat bir hal alıyor.anırarak aglama merasimini başlatıyorum ve ablam hala siklemiyor.ağzına sıçayım abla!
  • anaokulundayken bir kere nedense bir delirmiştim.öğrenciler,öğretmenler kısacası herkes kolumu bacağımı tutuyor ben çırpınıyordum.anaokul öğretmenim o gün bana "zırdeli" demişti ve bir kaç yıl boyunca anaokul arkadaşlarım bana bunu sürekli söyledi.artık gerçekten deliyim lan !
  • ben annemle hep günlere giderdim.orda inanılmaz güzel yemekler yer,onların muhabbetlerine eğlenirdim.ve günün biri okula yazılma vakti geldi.ben ağlama krizlerine girdim "ben okula  gitmeyeceğim"diye.sebep olarak da "annemle günlere gidemem o zaman." dedim.ve okul evin karşısında olduğundan hep okuldan kaçtım ben. bu gün bu kadar kiloluysam sebebi günler.tembelsem yine sebebi günler lan!
  • ve en kötüsü geliyor.çok çok küçüğüm ve uhuuuuuuu  diye ağlıyorum.küçükken ağlamamı hep kurt ulumasına benzetirlerdi.ve annem beni bir gün komşu teyzeye bıraktı.sikik kadın bana sırf susayım diye "eğer böyle ağlarsan bir gün uyandığında kurt olursun" dedi.ulan kadın seni kurt siksin.küçük olduğum için yedim tabi bu durumu ve her sabah yatakta kurt muyum? diye kontrol ettim.sikik kadın,pis kadın,mal kadın.nefret ediyorum senden!
ve evet böyle saçma bir çocukluk geçirdim.daha neler neler var.ama siz sevgili okuyucuların beynine daha fazla tecavüz etmek istemiyorum.saygılar efenim.
bu yazının sonucu:siz çocuklarınıza bu kadar berbat bir çocukluk geçirtmeyin.sonra benim gibi psikolojileri yerlerde lens arar.

                                                                                  aptal koboy*

5 Şubat 2012 Pazar

bak ilk defa bir şey istiyorum.

şimdi bu blogtaki insanlardan ilk defa bir şey isteyeceğim.şu aşağıdaki fotoğrafta görmüş olduğunuz dünya tatlısı (bak kopya da veriyorum fiat punto reklamındaki adam)insan evladının adı ne? ya bakın durum çok ciddi.yani ben ciddi düşünüyorum.belki evleniriz.işte siz de bana adını bulsanız hoş olur yani.hatta sırf adını bulmakla kalmayın kendisini bulun.aramızı yapın.yapın,bulun lan işte bir şeyler.kırk yılın başında bir şey istedik.


aptal kovboy*

4 Şubat 2012 Cumartesi

Pembe banyo lifi

  Bugün Naylon Prenses bizde kaldı. Rakı da varmış  onu fondip yaptık, biralarımızı içtik. Derken saat 12 civarı NP nescafeyi yere döktü. (Farkettim de aynı anda rakı bira kola ve nescafe içiyorduk çok ibretlik)  Ben de elimde pembe beyaz banyo lifini sallaya sallaya yer silmeye geldim, o sırada hortlak gibi babam belirdi
-Napıyorsun saksızade o bezle? (Babam bana saksı, saksızade, gerzekoviç tarzı hakaretlerde bulunmayı görev biliyor)
-Eeaa halay çekecez biz.
   Babam önce bana sonra beze baktı,
-Tamam komşuları uyandırmayın
 dedi ve gitti. Üstün zekasından dolayı onu kutluyor, pembe banyo lifine Allah'tan rahmet diliyoruz. Hep banyo lifiyle gece 12de halay çekeceğime inanabilen bir baba istemiştim, iyi ki var

                                                                                                             -Kupakızı

2 Şubat 2012 Perşembe

aile dostları mı dedin? amaaaaan.kaç paşam!

geçen aile dostalarımızla buluştuk.olur bizde ara ara böyle şeyler.3,4 aile,çocuklarıyla birlikte gelir,yemek yenilir.erkekler kendi aralarında içkiyle deliye döner,kadınlar her türlü konuda.biz de annem,babam,ablam ve ben olarak tam takım şeklinde gittik.bir kere aile dostlarımızın çocuklarıyla anlaşamam ben.sürekli aptal konulardan konuşurlar.vay efendim izmir şöyleymiş vay efendim burası böyleymiş falan.bana ne oğlum? her neyse başta birkaç saat her şey adaletliydi.oh mis yemekler falan şahane.keyfim nasıl yerinde belli değil.peki sonra ne mi oldu? erkekler masaya toplaştı,alkol etkisini arttırdı.gülüşmeler,eğlenmeler tarzı.ben ne mi yaptım?  annem ve arkadaşlarıyla örgü modellerine baktım! evet evet aynen öyle oldu.amman allahım bir de konuya katılışım var ki sormayın."yahu bunun modeli daha zor sanki eee ne diyorsun teyzecim?" tarzı.ve tam o sırada kadının biri başlıyor bana modelin detaylarını anlatmaya.tabi o sıralarda nasııl bayıyorum belli değil.ardından masada oturan,yaşlı,kafası kıyak erkek takımından yüksekce bir ses duyuldu! "benzemez kimse sana".heh tam oldu valla böyle eski şarkılar falan.bay aptal kovboy bay.ve tam o sıralarda hayat bana bir şey daha kanıtlıyor "yaşlılarla takılmak her zaman bir gencin ağzına sıçmıştır.hele ki bülbül sesli yaşlılar.kaç!" yaşlı başlı hatunun biri de flüt çalıyor orda.düşünsenize o manzarayı.sikildi beynim sikildi.ama insan orda olunca bunlar komik gelebiliyor o başka.yada sinirleri bozulduğu için gülebiliyor.bilemedim bak. her neyse sonra ben annemin arkadaşlarından biriyle çok sağlam anlaşırım.gittim sarılıyorum,yanında oturuyorum.kocası da ordan konuya atlayıp "biz bu kzı evlat edinelim iyi anlaşıyoruz,şeker,büyümüş hem de" dedi.ve tam o sırada ortaya kim çıktı biliyor musunu? ablam! "valla alın alın hiçbir masrafı falan yok.bir odaya güzel bir yatak yapın.tasına yemeğini,suyunu koyun.hiç ses falan çıkarmaz o bütün gün uyur..." evet o dakikalarda ablam bir insan topluluğuna beni pazarladı.aile dostumuzun küçük oğlu da çıkıp "lan sana köpek demek istedi." demesin mi? lan it ben anlamadım sanki onu.sağol ya.mal. bir de çocuğa dönüp "doğru söze ne denir? ne yapayım köpek dediyse bee" dedim o apayrı.
işte öyle.siz siz olun böyle yaşlıların,salak aile dostu çocuklarının olduğu bir ortama girmeyin.

                                                                                                               aptal kovboy*

29 Ocak 2012 Pazar

Özdemir Asaf

  Özdemir Abi! Evet biliyorum dün ölüm yıl dönümündü ama yazamadım. Şuan rakım yok ama olsa inan bi elimde rakı bi elimde şiirin seni anardım! Rakım yok diye anmayacak değilim korkma. Gerçi niye korkasın, biliyorum sevenin vardır senin.
  Seni her okuyuşumda aklıma özlemi getiriyorsun, özlediklerimi, kaybettiklerimi. Ama diyorsun ya
"Seni saklayacağım inan,
Yazdıklarımda, çizdiklerimde
Şarkılarımda, sözlerimde." 
   Ben saklamak istemiyorum be Özdemir abi, unutsam olur mu?
                                                                          -Kupa Kızı

maskarası oldun istanbul'un!


tam dışarı çıkıyorsun,kar yağmaya başlıyor.
"hep ben dışarı çıktığımda başlar zaten bu karlar,yağmurlar.istanbul bozdu."diyorsun da kimse inanmıyor.
işe iyi yanından bakmaya başlıyorsun bir süre sonra.
çünkü yapacak bir şey yok be dostum.
kulaklığını takıyorsun.the beatles,the kinks şarkıları yükseliyor.
hava soğuk!
buz mu kesti yoksa burnun?
tamam şarkıya odaklan.
hava sıcak.evet evet sıcak.
kafanı da çalıştırmışsın üstelik.atkıyı takmışsın boynuna.
çok kaptırdın sanki kendini müziğe.
dur! bir kontrol et.yoksa sokağın ortasında dans mı ediyorsun?
yok yok devam et o kadar değilsin henüz.
üşüyorsun be.
evet şimdi dünya güzel.
mükemmel şarkılar.gökyüzünden milyon tane küçük,yuvarlak,beyaz şeyler iniyor.
kaptırdın kendini sen bu işe.
dinlediğin her şarkının klibindesin gibi hızlı ve ritimli adımlar atıyorsun sokakta.
gözlüğüne karlar geliyor,görüş açında sıkıntı oluyor sanki.
ama dünya güzel be oğlum.
meğer istanbul bozmamış,sırf sen zevke gel diye yapmış bunları.
yahu maskarası oldun istanbul'un.iyi mi?
ama yine de seversin sen istanbul'u.
 

                                                                                                     aptal kovboy*


27 Ocak 2012 Cuma

Gay sandıklarım bana yavşıyor bunalımlardayım

  Bir zamanlar okulda tek kafama uyan insan olarak gördüğüm, gay sandığım aslında herkesin öyle sandığı dostumu, yoldaşımı kaybettim. İçimde yani. Şimdi bu çocuk poz verirken dudaklarını filan büzen, hırkasını parmaklarına kadar çeken paytak yürüyen bir insandı. Hatta öğretmen "Hep kızlar kalkıyor, biraz da erkekler gelsin" deyip BayHırkayı kaldırdığında sınıftaki erkekler "Hocaam ama hani kız kaldırmayacaktınız?" diye anırarak gülüyorlardı.
  Fakat ki bu şahıs, ben, "Ben Kumral seviyorum oğlum ya da esmer bak ne demişler sarışının adı, esmerin tadı" dediğimde bana bakıp "Ben de sarışın seviyorum falıma da hep sarışın çıkıyor kader işte" demiş,
  Ben etekle voleybol oynarken yanıma gelip "Eteğini düzelt!" diye bağırmış, "Sana ne Allah'ın gerizekalısı abim misin sevgilim misin defol git kendine bak" dediğimde "Diğer erkekler seni korumam lazım" tarzı bir cevap vermiş,
  Her gün en az bir kere "Yaa Kupa Kızı küçük parmağın çok güzel küçücük böyle, öyle değil mi millet ha?" diye elimi tutma çabalarına girmişti, daha bir çok şey yapmıştı.
  Fakat ki ben "Yok öyle değildir ya yok yani" diye kendimi kandırmıştım. Fakat geçenlerde havanın soğuk olduğu bir gün başını omzuma dayayıp "KupaaKızıııı. Üşüyoruum ısııt beenii. Yaak benii Kupa Kızıı" şeklinde bir şarkıya başlayınca şak diye ittim, hakaret ettim, tokat atacaktım durdum. İkinci dönem yanına bile gitmeyi düşünmüyorum şahsen, arkadaşım da kalmadı herhalde. Süper gidiyorum.

   Not: Şimdi eski sınıfımdan kardeşim gibi gördüğüm bir çocuk sinemaya gitmeyi teklif etti ama sadece ikimiz. Yanlış mı anlamalıyım çocuğu hemen yargılamayayım mı?

                                                                                         -Kupa Kızı

asosyallik başka alışveriş başka.

ben şimdi böyle asosyalim evden çıkmıyorum falan ya bir de darlanıyorum ya.heh işte ben de bu durum üstüne "bu böyle gitmez arkadaş." dedim ve kendimi alışverişe verdim.geçen mangoya bir gittim aman allahım görseniz mağazanın içinde koşturuyorum falan."aaa bunu da mı alsam? aaa dur dur bu da güzelmiş." tarzı bir durum oldu.bir de indirim olunca önümü alamadım.hırkalar,ceketler,pantolonlar ne varsa topladım geldim eve.sonra "yaaa geçen gün beğendiğim kırmızı ayakkabıyı da gidip alayım" dedim ve gittim onu da aldım.asosyallikten kafayı yediğim için kendi kendime evde defile falan yaptım ki sormayın.ama sonra ne mi oldu? ayakkabıyı mağazada denemeden aldığım için eve gelince fark ettim ki ayakkabının biri böyle bol mol salak saçma bir durumda. e bugün de kar yağdığı için dışarı çıkıp değişteremiyorum ayakkabıları.yine hayat bana zor yine bana zor .

                                                                                                        aptal kovboy*

26 Ocak 2012 Perşembe

Asosyal mi?

   Şu an deseler ki "Gel bak yanımda Çağatay Ulusoy bi kavanoz da nutella var gel ne istiyosan yap", derim "Yok  yia yatacam ben, ayrıca da emir kipi kullanma ağzını yüzünü s*kerim senin" o haldeyim hani herkese bağırıyorum.     En son alerji hapımı anneannemde unutmuşum anneme gittim "Nasıl unutursun ya nasıl unutursun ulan ne hallerdeyim hiaaaaa yeterr isyeeeaaan" diye bağırıp bir şeyler fırlatıp şak diye kapıyı çarptım. Kapı aynı şiddete geri açıldı duvara çarptı geri döndü, o an annemin "Sana bi çakarım bi de yer çakar" sözünün gerçek olabileceğini anladım. Ama kapıyı açan babamdı. Ama ilk defa bu kadar sinirliydi "1 Haftadır her boka bağırıyosun yeter artık ya kendine gel ya da ben getirmesini bilirim bak" tarzı bir konuşma yapınca, "Kimse beni anlamıyor çok yalnızım" modundaki ergen kişiliğim gitti, "Tamam babacığım, evet babacığım" modundaki kız geldi. Televizyonda da bunalım testi yapıldı ben bunalımdaymışım zaten

                                                                                             *KupaKızı

23 Ocak 2012 Pazartesi

kırmızı ayakkabılarla evlenebilir miyim?

geçenlerde bir mağazada kırmızı! inanılmaz güzel bir ayakkabı gördüm."tanrım bu kesinlikle benim olmalı" dedim ama sadece 39 numarası kalmış o da bir tane yani o derece bir tükenme yaşamış ayakkabı.ama ayakkabıya nasıl aşık oldum bellli değil.ve ardından bugün o mağazanın da şubesinin olduğu bir alışveriş merkezine gittim.direkt girdim o mağazaya ulan bakıyorum bakıyorum yok ayakkabı."elma diyorum ama çık hadi ortaya!" diye bağırasım dahi geldi mağazada.ayakkabıya ithafen .amma velakin ayakkabı yoktu.bulamadım.daha sonra başka bir ayakkabı mağazasına gittim.aman allahım! bu sefer burda daha minnoş,daha şeker,daha aşk bir ayakkabı buldum.yine kırmızı.böyle numarası falan da vardı.nasıl mutlu oldum belli değil.böyle deniyorum,ayakkabıya aşık oluyorum falan.daha sonra "bir diğer mağazalara da bakayım,daha sonra buraya döner bunu alırım." gibi saçma bir önermede bulundum kendime.malım ya yapabilyorum bu tarz şeyler.ama dur  dur! mantıklı bir davranışta bulunup da orda bir sürü o ayakkabı ve numaralarından olmasına rağmen kendi numaramda olanını kutusuna koyup mağazada sağlam bir yere sakladım."gelince burdan alırım.hem böylece kimse bulmamış olur.numarasının tükenme ihtimali de olmaz."diye düşündüm.çok zekiyim ya.tabi ben diğer mağazaları dolaştım,güzel güzel pantolonlar falan aldım."aaa bu pantolon alacağım kırmızı ayakkabıyla çok hoş olur."tarzında düşünüp mutlu oldum.ama sonra ne mi oldu? tabi ki eve dönmem gerekti acilen.durum bu olunca paşam,alamadım ben o aşkı.yine eve elim boş döndüm.ama biliyorum bu gece rüyalarıma girecek o mükemmel şey.yarın gidip almalı mı yoksa? tabbi kiiiiiii paşam!

                                                                                                    aptal kovboy*

22 Ocak 2012 Pazar

hey bebeğim! sen asosyallik ne demek bilir misin?

asosyallikte zirve yaptım.
günde 13 saat falan uyuyorum.kafama eserse 15,16."geceleri uyuyamıyorum" diye de her gece pasifloraya abanınca tabi uyu da uyu tarzı oluyorsun o çok başka.bu konuya anneannemin bir önermesi olabiliyor tabi "kızım sen o ilacı sabahları iç sakinlersin biraz.gece içince uyku yapıyor." gören de çok vahşiyim sanır.bir de iki gündür evden hiç çıkmadım.aaa dur dur! dün bakkala gittim.nasıl unuttum lan bunu? ve sosyal bir davranışta bulunup bakkal ablayla konustum."iki tane margarin alabilir miyim bir de sigara?" ama o kadar yani.oldukça sosyal değil mi ama ? sonra efendi efendi evime geldim yine. .bütün gün evde saç baş dağınık ruh gibi dolaşıyorum zaten.arada büyük sıkıntılar da yaşıyorum aslında."ne yemek yicem?","of sıkıldım." tarzında sıkıntılar.bilgisayar başında bir dizi izleyeşim var yemin ediyorum kısa filmlere konu olur.böyle saçı başı berbat bi halde bir kız,elinde süt,ağzı on metre açık(biraz kassa salyaları akacak) dizi izliyor.izlediği dizi de şizofreniyle ilgili olunca mal mal düşünüyor tabi "ya şizofreni olursam lan.yoksa bende şizofreni olma korkusu mu var? olum bunu bir ara bi psikoloğa danışayım."tarzında.bir de müzik dinleyişim var ki sormayın.ağız yine on metre açık.böyle şarkıları söylerken bir hüzün falan.dokunsan ağlayacağım.hayır yani aşık olduğum biri falan da yok ne bu tripler ben de anlamadım. yani opiuma dalsam anca bu kadar olur.bir de bu kadar asosyal olunca insan saçma sapan şeylere dadanıyormuş onu anladım ben.mesela rüyamda ayakkabı görüp,daha sonra tabirine bakıp zenginlik demek olduğunu görünce "oooo yaşadım lan." triplerine girebliyorum .kendi kendime milyon tane şarkı söylüyorum mesela ve durum asosyallik olunca favori şarkım "benim en iyi dostum içkim sigaram..."tarzında oluyor.sonra yeni arkadaş edinmek isteyip edinemiyorum.o kadar mal duruma düşüyorum ki bu asosyallikten,twitterda "adanaya 20 yıl sonra kar yağdı." haberini görünce şok oldum."lan salak mal aptal kovboy sana ne adanadan sen istanbuldasın" da demedi kimse ki.bir de şey var tabi böyle replik manyaklığı başladı bende.reklamlar falan.mesela "oğlumu verin banaaaa." diye amaçsızca bağrıyorum bazen evde.coca cola reklamı çıkınca birden "her yeni yıl senin için yeni bir umut..." diye ötmeye başlıyorum.ve daha bir sürüsü.uyurken üç kalın battaniyenin altına giriyorum bir de.sanki "kimse beni bu yataktan çıkaramaz." dermişim gibi bi havam oluyor.sabah saat onda falan mesaj atıp uykuma mani olan biri olursa ana avrat sövüyorum çokca.hatta o kadar asosyalim ki ev telefonunda bilmediğim numaraları açmıyorum.işin kötü tarafı şu ki çevremdeki insanlardan sadece 7 tanesinin falan numarasını ezberi biliyorum.cep telefonunda da aynı şekilde,bilmediklerimi açmıyorum."gerekli olan insanlar zaten benim listemde vardır."tarzında bir düşünceye sahibim.bir kere bu duruma annemin kuzeni "bir gün arkadaşlarından biri yolda kaza falan yapsa,telefonu yanında olmasa,bir tek senin numaran ezberinde olsa,seni başkasının telefonundan arasa yardım için?"demişti(hayal gücü çok geniş de bu vatandaşın) ve ben "bana ne ki ben kimseye yardım etmem üşenirim."diyerek yine üşengeçliğimi belitmiştim.

diyeceğim o ki ben galiba pek bi asosyalim.

                                                                              aptal kovboy*

19 Ocak 2012 Perşembe

HUİK!

-Yukarıdaki saçma sapan kelimeyi açınız.
-Hüsrana Uğrayan İyikalpli Klozetler mi?
-Yo
-Hastalanınca Ululaşan İri Kirazlar mı?

  Ben söyleyeyim, Hayat Umursamak İçin Kısa. Hem de herşeyi, herkesi. Size umursamadığınız için kocanıza tekmeyi basın ve Hong Kong'ta uyuşturucu işine girin demiyorum tabi. Ama "Asla kendiniz olmaktan vazgeçmeyin."  İnsanlar sizi farklı da görse, kendinize inanın.

                            -DüşüncelerleYaşayanKupaKızı

18 Ocak 2012 Çarşamba

aptaldortlu@hotmail.com bilmem anlıyor musunuz?

dün garfield gibiyim.öyle de üşeniyorum ! adlı yazıma "bana mail at" tarzında yorumlar atan  psikolog adayının bunu demesi beni düşündürdü."ulan bizim neden aptal dörtlü olarak bir mail adresimiz yok" tarzı.ve hemen icraata geçtim.bir mail adresi açtım. aptaldortlu@hotmail.com  artık bize burdan da ulaşabilirsiniz daha uzunca muhabbetler edebiliriz.konuşmaya doyamayan bir insan olduğumdan ben işim gücüm konuşmak.öyle yani dostluklarımız burada sınırlı kalmasın.bilmem anlatabiliyor muyum ?

muhabbetle.

                                                                               aptal kovboy*

17 Ocak 2012 Salı

Hoş Geldin Kadınım

 Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
 ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Acıkmışsındır;
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin…
                                                                  Nazım Hikmet Ran
-Bir ufak not bu şiir Volkan Konak'tan daha bir farklı daha bir güzel gelir insana...

Seni anlattım

Mutluluğun resmini çiz derler ya hani.
Bana deselerdi,
Seni çizmezdim.
Çünkü ne mutluluğumsun, ne tek bir kahkahamsın
Fark etmiyorsun aslında ama
İçinde kaybolduğunu sandığın o labirentte
Sonsuza dek bulamazcasına,
Tek başınasın

16 Ocak 2012 Pazartesi

garfield gibiyim.öyle de üşeniyorum !

ev hayatımın çirkinliğini bugün sizlerle paylaşma kararı aldım.amma tabi ki hepsini değil sadece bir kısmını.normalde daha da kötüyüm.kötüyüm ben kötüyüm kötüyüm.
hayatımda çöp anlayışı yok.geçen kapıcı geldi "çöp var mı?" dedi önce bir düşündüm.ben çöp torbası kullanmam ki.genel olarak tezgahta olur o çöpler.sipariş ettiğim bin tane yemeğin poşetleri,kağıtları,çöpleri...  daha sonra kapıcıya "bir dakika" dedim ve koşarak mutfağa yol aldım.sırf hayatımda bir değişiklik olsun diye elime bir poşet aldım.mutfaktan kapıya kadar toplaya toplaya gittim bütün çöpleri.ama sadece bir poşetlik.ikinci poşeti alamaya bile üşenen biriyim.dolap kullanmayı da sevmem mesela.bana kalırsa o kıyafetleri yere ata ata oluşturduğum piramitler daha çekici.yatak  da toplamam ben.sonuçta akşam yine açılmayacak mı o yatak? neden topluyoruz ki çok saçma.evin neresinde yemek yersem o yemeğin tabağı falan da orda kalır.üşeniyorum! o tabağı ordan almaya üşeniyorum arkadaş.ben bulaşıktan tiksinirim.ya o yemek atıkları falan pis şeyler bunlar.o yüzden de hiç bulaşık makinesini çalıştırmam.arada bir kuzenim falan gelirse zorlar beni bulaşık için ve o an hayattan bezerim.ben evde düzen sevmem.o battaniyeler yerde olacak bir kere.ben kendimi böyle eve geldiğimde dank diye atacağım koltuğa ve yastıkları yere düşecek.ben böyle bir hayat seviyorum.arada gelip evi temizleyen insanlar candır o başka tabi.bir de komşu teyzeler var."kızım sen evde teksin al bunları ye" diyen.amman allahım leziz şeyler getiriyorlar bazen.

ve galiba şu habere çok güveniyorum.



 
                                                                                                                  aptal kovboy*

10 Ocak 2012 Salı

Bugün eski sevgilimi aradım.

  Açtı. Her romantik filmde olduğu gibi önce "alo" demesi, sonra bi anda arayanın ben olduğumu hissederek susması gerekiyordu. Dakikalarca konuşmadan kalmamız gerekiyordu.
  Ama o bir öküz olduğu için önce "alo" dedi, cevap vermeyince bağırarak "şştt aloooooo" dedi. Sesi de daha mı kalınlaşmış, resmen servis şöforüm Mustafa Abiyle konuştum. Daha doğrusu konuşmadım. Sınıftakiler kimi işletelim kimi diye düşününce alın Berke'yi arayın dedim. (İsim veriyorum artık, çok da takamayacağım.) Ben konuşmayınca elimden aldılar teli.
  Kaymakam (Sınıfımızda büyüyünce kaymakam olmak isteyen bir çocuk var ) telefona "Napıyon lo oralarda" dedi, o da küfredip kapamış galiba.
  İnanın artık aklıma bile gelmiyor, 2 yıl olmak üzere ama sesi bugün beni geçmişe götürdü.
  Hatırlattı.
  Ve hislerimin içine edip gitti.

                                                                          -Kupa Kızı

 

3 Ocak 2012 Salı

Sınıfı geçemezsem nedenleri- Kupa Kızı

   Bugün biyoloji sınavımız vardı.İnsanlar notlarını getirmiş, bi yerde "Pi" yazıyor ama aynen böyle yazıyor. Okuyunca krize girdim
"Bu ne yaeee pi ne be matematik dersinde miyiz, pi kaçtı ulan 22 bölü 7 dur o zaman eea yeter bee"
"Kupa Kızı mal mısın o "Fosfor1" demek"

  Yarın da kimya sınavımız var misal, ben ne yapıyorum bunu yazıyorum. Ama yeni bir yol keşfettim, her şeyi yere yazıyorum. Tabi yere eğilip elinizde kurşun kalem fayansa formül yazmak hoş bir görüntü değil ama zekice bence yaniiğ, istediğimi görüyorum. Hocalar da şüphelenmiyor, deneyin
                                                    Yeni yılda biraz daha beyin istiyorum, bu okula nasıl girdim çözemedim

hem kro,hem bakımlı.çelişki büyük.nesin lan sen?

okulda bir çocuk var.aman allahım.kabuuuuus! böyle harbi yakışıklı,bi karizması olan bi çocuk ama elinde tesbihle dolaşıyor.böyle bi kro tavırlar falan.bir de hiç tanışmamıza rağmen bundan bir ay önce kadar benimle konuşmaya başladı ordan tanışmışlık tarzı bir durum oldu.sürekli gözlüğümü alıyor bi süre sonra getiriyordu falan takılıyorduk.şimdiyse bütün gün yanımda duruyor aman allahım.
peki bugün saatlerce bana ne mi anlattı?

  1. sabah okula gelmeden önce sırf saçına fön çekmek için erken uyandığını.                                     
  2. yüzüne krem fondoten sürdüğünü.aslında o fondotenleri babasının yurtdışından annesine getirdiğini ama onun annesinden onları zorla aldığını.
  3. fondoteni güzel sürmek için çok uğraştığını.
  4. annesiyle arasının çok iyi olduğunu.oturup saaatlerce dedikodu yaptıklarını.
  5. inanılmaz güzel yemek yaptığını.
  6. bir kere bi arkadaşına soya soslu tavuk yaptığını ve çocuğun bir daha hiçbir yerde soya soslu tavuk yiyemediğini.geçen o arkadaşıyla restauranta gittiğini çocuğun soya soslu tavuk istemesini ve tavuk gelince garsona bu olmamış diyerek yollatmasını.
  7. her zaman çantasında saç fırçası,krem fondoten taşıdığını ve hafta sonları çantasına fön makinesi bile koymasını.
  8. her günü sekiz sekiz sekiz yaşadığını. (sekiz saat okul,ders.sekiz saat eğlence.sekiz saat uyku.)
  9. annesinin ona "içine kız kaçmış senin." demesini.
  10. babasının ona bu kendine bakmasından dolayı "sen benim oğlum olamazsın"demesini.
bla bla bla

daha binlerce şey bunlar sadece aklımda kalanlar.
çocuğa "manyak mısın sen ne bu kendine bakman ya?" dedim.bana "manyak değilim sadece çok bakımlıyım"dedi.
çocuk harbi bakımlı.ayrıca çok şeker gülüyor.harbi karizması,sevimliliği var ama kro abi kro.bildiğin öküz.hele ki o yürümesi! git beynine boşalsınlar öyle gel.o değil de bu çocuk hem kro hem çok bakımlı.bu çok büyük bi çelişki değil mi ya? bakım olayını o kadar abartıyor ki gay olduğunu düşündüm bir ara ama bi gay bu kadar kro,odun olamaz.sonuçta en mükemmel erkekler gaydir.
ama ama ama ben daha fazla bu çocukla uğraşamam.
Dünya,biraz hızlı dön de düşsün şu salak kurtulalım.
çektiğim çile öyle böyle değil.ya çocuğa ayıp olmasın diye saatlerce sırıtıyorum sonra da yanaklarım ağrıdan ölüyor.

                                                                                                         
                                                                                                       aptal kovboy*

2 Ocak 2012 Pazartesi

Gel 2012 gel bana gel!!

Ne mal bir başlık oldu lan!Neyse idare edeceğiz artık.O başlığı şöyle düşünürsek idare etmek daha kolay olabilir. Hani Hadise O Ses Türkiye'de insanları kendi takımına çağırıyor ya işte o düşünün ve benim kaybolan beynimi  arayalım!!!Yok iyice kafam uçtu benim böyle birinin beni kendime getirmesi lazım iyice dengem şaştı ya!!!
Neyse şimdi ben isteklerimi sıralayayım.
-Kupa Kızı kendi kendinin moralini iç etmesin daha pozitif olsun.
-Aptal Kovboy artık adamakıllı birini sevsin ve adam akıllı bir ilişki yaşasın!!!Boş boş insanlar için kendi beynini de bizimkini de şey etmesin.
-Naylon Prenses daha bize dönük olsun.Bir var bir yok iyice hayalete benzedi de kendileri.
-Sağlık,mutluluk,huzur,para....... gibi her zamanki klasiklerden bol bol gelsin!
-Aşk gelsin ya sadece Aptal Kovboy'a değil hepimize bol bol aşk gelsin,normal insanlarla normal ilişkiler gelsin!!
-Ülkemde ve dünyamda olan şu lanet olayların hepsi son bulsun artık!!!!Daha fazla hiçbir insanın canı yanmasın!!!
-Ve sınıfı geçeyim,geçelim ne olur ya!!!!!!!!Bu lise çok zor arkadaş şans lazım sınıfı geçmek için ve bende bol bol şans istiyorum yoksa seneye benden bir yaş küçük bebelerle tekrar tekrar fonksiyon anlamaya çalışırım!! Garanti yine anlamam yine kalırım artık okuldan atılana kadar.Allah ya!!
-Annem ergen triplerinden çıksın bunu çok istiyorum.Kadın durup durup tribe giriyor.Bu böyle olmaz hepimize yazık.
-Biraz sakin bir insan olayım çok atarlıyım ve çenem durmuyor.Yaşamam için çenemi durduracak ve atarımı azaltacak ilahi bir güç istiyorum!!!!1!!1!
   Şimdilik bu kadar.Zaten artık boşalıp da semerimi isteyeyim. Aaaa son bir şey kaybolan beynimi geri istiyorum!!!Allah'ım duy sesimi beynimi buldur Yarabbim!!!Amin!! :D
-ATSK-

2011'den geriye kalanlar veya kalamayanlar

Selam ben uzun süredir bloga uğramayan Atsk. Yeni yıl dileklerimden önce eski yıldan haberler vermek istedim. Bu yıl başıma gelenler;
-Bihter hayatımdan çıktı,gitti,bitti.Herhalde yılın  en çarpıcı olayı buydu.
-95'le tanıştım.Bizimkiler ona önyargılı baksa da ben onu çok seviyorum ve şu bir senede hayatımı inanılmaz bir şekilde etkiledi.Benim için yılın en farklı olayı.
-Mezun oldum!!!Ya şaka gibi geliyor hala alışamadım şak diye okulum,hayatım,öğretmenlerim değişti.Bu bayağı hızlıydı ya.Hala inanamıyorum bu olaya.
-Artık kalbim daha sert.Daha az kişiye güveniyorum daha az kişiyi seviyorum.Bihter olayından sonra böyle oldu.Ama iyi de oldu artık herkesi kendim ya da bizimkiler sanmıyorum ve bu sayede bizimkilerle çok daha fazla yakınlaştım ve değerlerini anladım.
-Hastalığım geçti.Evet o süreçte çok acı çektim,çok korktum,çok ağladım ama geçti bu rüya gibi bir şey!!!!!!!!Tabii bizim üçlünün bana verdiği destek olmasaydı nah olurdu ama her zamanki gibi destek verdiler ve oldu.
-İlk eylemime gittim!!!!!!!!!Muhteşem bir şeydi ya nicelerini bekliyorum,istiyorum!Çok değişik ve muhteşem bir duygu!Her ne kadar bizimkilerle bayağı sorun yaşasam da çok güzeldi lan!!!
-Gittim salağın tekine 'seni seviyorum dedim'Bunu dedim ya valla cesur salak karışımı bir şeyim ben.Tanımlanamıyorum ya.

1 Ocak 2012 Pazar

peki yılbaşında aptal dörtlü ne mi yaptı?


kupa kızı yine azıcık içkiyle kafayı buldu."ben bu gece içerim olum" dedi ama yine yerlerde süründü.en son aptal saptal videolarını telefondan attı bana.
ATSK asosyal olduğu için ne yaptğı pek net değil kafamda.bir aralar mutlu yıllar o bu bıdı bıdı birtakım mesajlar atmıştı(okumadım pek ama çaktırmayın.).
naylon prenses bir arkadaşıyla takıldı."şimdiye kadarki en güzel yılbaşımdı" tarzında tweetleri retweet yaptı.bu da bizi "hatun eğleniyor paşam."sonucuna ulaştırdı.ama sarhoş olmadı.en son mesaj attığımda ayıktı yani.
aptal kovboy evinde kuzenleriyle annesiyle babasıyla amcasıyla onla bunla içti de içti.işin özü özel,farklı bir şey yapmadı.her zamanki tarzdan.bir de eski sevgilisine "hey şapşal iyi ki doğdun." diye mesaj attı. cevap "sağol lan." olunca "özünde sağol lan çelişkili bir cevap biliyor usun?" dedi çocuğa.bunu neden yaptı o da bilmiyor.sonra çocuk sabah "görmemiştim mesajını" diyince de cevap atmadı.

notsal:
bi ara kupa kızı çok bozdu yani en azından hormonları coştu.bi "erkek istiyorum ulan" demediği kaldı.sefa doğanay'a bile yazası geldi.
aptal kovboysa hala konserdeki çocuktaydı ve hep aynı soru vardı kafasında "neden bu kadar yakışıklı,seker bi çocuk adanada oturur ki?"

                                                                                            aptal kovboy*